Kız Kulesi, İstanbul’un adından en çok söz ettiren eseri olmayı yüzyıllardır sürdürüyor. Şarkıda da dediği gibi: “Akşama doğru azalırsa yağmur”, Kız Kulesi’nin seyrine çıkmaya hazır mısınız?
Kız Kulesi nerede ve nasıl gidilir diye merak ediyorsanız önce bu konuya bakalım. Sonrasında da Kız Kulesi’nin hikayesini ve efsanelerini anlatacağız.
Kız Kulesi Nerede?
İstanbul Boğazı’nda yer alan Kız Kulesi, Üsküdar Salacak bölgesine çok yakın. Ayrıca Kız Kulesi manzarasını İstanbul Boğazı’nda birçok yerden görmek mümkün. Ama en güzel fotoğraf karesini yakalamak istiyorsanız sizleri Üsküdar Salacak Sahili’ne bekliyoruz.
Kız Kulesi’ne Nasıl Gidilir: Kız Kulesi Sefer Saatleri
Kız Kulesi’ne İstanbul Üsküdar Salacak Sahili üzerinden haftanın her günü vapurla gidilebilir. Ayrıca Kabataş Sahili üzerinden yapılan vapur seferleri de mevcuttur. İstanbul gezinizde mutlaka Kız Kulesi’ne zaman ayırıp burayı yakından görmenizi tavsiye ediyoruz.
- Kabataş’tan yapılan tekne seferleri ile ulaşabilirsiniz. Bu hattı sadece hafta sonu
- Üsküdar Salacak’tan Kız Kulesi’ne kalkan teknelerle ulaşabilirsiniz. Bu hat haftanın her günü 09:00 – 19:00 saatleri arasında 15 dakikada bir yapılıyor.
Kız Kulesi ziyaretinizi akşam yemeği için yapacaksanız sefer saatlerini aşağıda bulabilirsiniz.
- Kabataş’tan Kız Kulesi’ne hafta sonu 20:00, 20:45 ve 21:30 saatlerinde ulaşabilirsiniz.
- Üsküdar Salacak’tan Kız Kulesi’ne her gün 15’te seferler başlıyor. Bu seferler için rezervasyonunuz olması gerektiği ayrıntısını unutmayın.
Kız Kulesi Giriş Ücreti (2021-2022)
Kız Kulesi’nin giriş ücreti 2021 itibariyle 30 TL. Öğrenciler ise 15 TL’ye kuleyi ziyaret edebiliyor.
Kız Kulesi’nin Mimarı Kim?
Kız Kulesi, birçok devletin hükümdarlarına, kızlarına, hazinelerine, esirlerine ev sahipliği yapmış bir eserdir. Nice yangınlara, depremlere şahit olsa da yüzyıllar boyunca ayakta kalmayı başarmıştır. Üzerinde Bizans ve Osmanlı mimarisinin imzasını taşır. Kız Kulesi’nin yapımı M.Ö. 4.YY’a dayandığı için mimarı hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Fakat Osmanlı Devleti zamanında çıkan yangın sebebiyle 719 yılında ahşap kısımlarının kül olduğu biliniyor. Bu felaketten sonra dönemin ünlü mimarı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından 1725 yılında Kız Kulesi tekrardan inşa edilmiştir.
Kız Kulesi Hikayesi
Adına birçok şarkılar söylenmiş, şiirler okunmuş, hikayeler yazılmış Kız Kulesi’nin. Ama hepimizin en çok aşina olduğu bir hikayesi var ki dillere destan. Şimdi bu meşhur hikayeyi bir de bizden dinlemelisiniz: İstanbul diyarında nazlı mı nazlı güzel mi güzel bir Kız Kulesi yaşarmış. Denizin ortasında dalga sesleri eşliğinde dans eder dururmuş. Ama pek mutlu değilmiş. Kendini çok yalnız hissediyormuş. Sahile kendisini izlemeye gelen aşıklara pek imrenirmiş. İç çekermiş: ”Keşke benim de bir sevdiğim olsa. Benimle birlikte dalgalarda dans etse.” dermiş.
Gel zaman git zaman tam karşısında göz alıcı, iri cüsseli Galata Kulesi belirmiş. İkisinin de yüreği kıpır kıpır oluvermiş. Aşık olunca beliren kelebekler etraflarında uçuşmaya başlamış. Birbirlerine olan sevgileri gün geçtikçe artıyormuş. Ama kavuşmaları imkansızmış. Aralarında koskoca deniz var nasıl kavuşsunlar?
Çaresizlikten, üzüntüden Kız Kulesi günden güne erimiş. Onu bu halde gören Galata Kulesi de ne yapsın derdini kağıtlara dökmüş. İmkansız aşkına ulaşmayacağını bilse de yüzlerce mektup yazmış. Galata Kulesi’nin haline çok üzülen Hezarfen Ahmet Çelebi’nin aklına bir fikir gelmiş. Tüm mektupları heybesine doldurmuş kendisine de bir kanat takmış Kız Kulesi’ne doğru yola çıkmış. Boğazı aşmak kolay değil elbette; rüzgar bir o yana bir bu yana esmiş ve tüm mektupları dağıtmış. Bunu gören Kız Kulesi çok üzülmüş ama yine de adına yazılan mektupları görünce sevildiğini anlamış.
Her ikisi de aşklarının karşılıklı olduğunu anlayınca mutluluktan parıldamışlar adeta. Kız Kulesi, Galata’ya baktıkça güzelleşmiş; Galata’da Kız Kulesi’ne baktıkça tebessüm edermiş. Sonu mutlu bitmese de aşklarının gücü onları hayata bağlamış. Boşuna dememişler tabi “ sevginin aşamayacağı engel yoktur.” diye.
Kız Kulesi’nin Tarihçesi
Tarihi geçmişi kesin olarak bilinmese de M.Ö. 5.YY’da Yunanlılar tarafından yapıldığı söyleniyor. Yunanistan’ın önemli liman kenti Atina’da yaşayan bir komutan tarafından inşa edildiği düşünülüyor. O dönemlerde deniz ticareti amacıyla kullanılmış bir gümrük noktasıymış. Kız Kulesi’nin tarihine ait en çok kabul gören düşünce bu olsa da başka fikirler de öne sürülüyor.
Roma Dönemi’nde İmparator Manuel Komnenos tahta çıkınca İstanbul Boğazı’nı denetim altına alabilmek için kule yaptırır. Fakat kaynaklarda adı bizzat Kız Kulesi olarak bahsedilmese de bizler öyle olduğunu düşünüyoruz. Yaklaşık 1100 yılına denk gelen bu dönem Kız Kulesi’nin geçmişinin epey eskilere dayandığını söylüyor.
Kız Kulesi’nin günümüze daha yakın tarihine bir göz atalım: Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi ile Osmanlı İmparatorluğu’na geçen Kız Kulesi uzun bir süre sürgün yeri olarak kullanılmış. Açıkçası “böyle sürgüne can kurban.” diyor olabilirsiniz. İstanbul ayaklarınızın altından öylece akıp geçiyor. Daha ne ister ki insan. Ama işte Osmanlı’da durum biraz farklıymış. Hatta Kız Kulesi 19.YY’da veba salgını sırasında tecrit yeri olarak da kullanılmış.
Kız Kulesi Efsanesi
Manzarasıyla kendisine hayran bırakan Kız Kulesi’nin dilden dile dolaşan birçok efsanesi var. Okurken kendinizi efsanenin kahramanı gibi hissedeceğinizi düşünüyoruz.
Altın Saçlı Peri Kızı: Hanım Sultan Efsanesi
Muhtemelen birçoğunuz bu efsaneyi hatırlıyordur: Selçuklu sultanlarından birinin güzeller güzeli, altın saçlı, masmavi gözlü, kırmızı yanaklı bir kızı varmış. Adı Hanım Sultan’dır. Sultanın kızı adeta masallardan gelmiş bir güzelliğe sahipmiş. Altın saçları parlayan bir peri kızı gibiymiş.
Kızını kimselere layık görmeyen sultan babası bir gün rüyasında kızının bir yılan tarafından zehirlendiğini görmüş… Endişeyle uyanmış; çareler aramaya koyulmuş. Aklına bir fikir gelmiş. Kızını kimselerin görmeyeceği, korunaklı bir kuleye kapatmaya karar vermiş. Ve tahmin edeceğiniz üzere burası Kız Kulesi’ymiş. Çok uzun yıllar Hanım Sultan burada yaşamış. Babası dahil hiç kimse gitmiyormuş yanına. Gel zaman git zaman bir gün Hanım Sultan’ın hastalandığı haberi gelmiş.
Babası en iyi hekimleri, çeşit çeşit şifalı otları, yiyecekleri kızına yollamış. Bunların arasında bir de sepet varmış. Bu sepet taptaze üzümlerin olduğu şifa sepetiymiş adeta. İçerisinden gizlice bir yılan süzülmüş ve Hanım Sultan’ın boynunu ısırıvermiş. Yılanın zehri kızcağızı oracıkta öldürmüş. Babası kızını yıllarca pamuklara sarmış, korumuş kollamıştır ama bir üzüm sepetinden koruyamamıştır.
Battalgazi Üsküdar’ı Geçti Efsanesi
Türk efsanelerinde adından sıkça söz ettiren kahramanın adını biliyor musunuz? Atlı ordusu olan kuvvetli mi kuvvetli Battalgazi’nin ta kendisidir. Peki Kız Kulesi ile bağlantısı ne olabilir acaba? Gelin, tarihe bir göz atalım o zaman: Battalgazi günlerden bir gün düşmanları dize getiren ordusunu yanına almış. Kız Kulesi’ne baskın yapmak üzere yola koyulmuş. Kız Kulesi’nde kralın hazinesi ve altın kadar değerli kızı varmış.
Battalgazi kralın kızını da hazinesini de ele geçirmeyi düşünüyormuş. Çünkü Battalgazi’nin uğruna ordusunu yollara sürdüğü bu kızın güzelliği dillere destanmış. O kadar güzelmiş ki yüzüne bir kez bakan meftun olup yataklara düşermiş. Baskını kazanan Battalgazi ve ordusu hazine ve kralın kızıyla gemiye atlayıp kaçmışlar. Gemi Üsküdar kıyısına yanaşınca atlarına binip hemen oradan uzaklaşmışlar.
Kuleye gelen kral ve muhafızları hazine ile kralın dünyalar güzeli kızının kaçırıldığını görünce geç kaldıklarını anlamışlar. İçlerinden biri “Atı alan Üsküdar’ı geçti.” sözünü kullanmış. İşte günümüzde çokça kullandığımız bu sözün kaynağı da efsaneden geliyor.
Afrodit’in Rahibesi: Hero’nun Aşkı
Yunan mitolojisindeki aşk tanrıçasını Afrodit’i biliyorsunuz. Hero da onun rahibesiymiş. Kendisi rahibe olduğu için aşık olması hatta erkeklerle konuşması dahi yasakmış. Ne acı verici değil mi? Aşk tanrıçasının hizmetkarısınız ama aşık olmanız katiyen yasak.
O güne kadar hiç dışarıya çıkmayan Hero bir tören sebebiyle Kız Kulesi’nden ayrılmış. Karşı kıyıya gemiyle varmış. Kafasını kaldırmış ve karşısında bir de ne görsün! Yakışıklı mı yakışıklı bir rahip ona bakıyormuş. İlk görüşte aşk derler ya adeta aralarına yıldırım düşmüşçesine şiddetle çarpılmışlar.
Aşıklar kavuşamazsa efsaneleşir derler işte onların aşkı da böyleymiş. Biri Kız Kulesi’nde diğeri karşı kıyıda yaşarmış. Leandros adındaki bu rahip Hero için geceleri el ayak çekilince boğazı yüzerek geçermiş. Hero geceleri fenerini alır Kız Kulesi’nde Leandros’u beklermiş. O da ateş böceğinin ateşe uçması gibi Hero’ya doğru yüzermiş her gece. Boğazın keskin, dondurucu sularına aldırmadan.
Bir süre aşklarını gizli gizli yaşamaya devam etmişler. Yine bir gece vakti Hero elinde fener Leandros’u beklemeye başlamış. Fakat o gece beklenmedik bir şey olmuş. Fener aniden sönmüş. Leandros bir o tarafa bir bu tarafa yüzmüş. “Hero! Hero!” diye çırpınmış durmuş. Yolunu aydınlatan fener olmayınca nereye gideceğini bilememiş. Boğazın serin sularında feryat içinde boğularak can vermiş. Hero çaresizlikle bağırmış, etrafında dönmüş ama nafile. Elden ne gelir? Sevdiği adamın çırpınarak öldüğünü izlemiş. Hero, o kadar derin bir acı hissetmiş ki Leandros’un arkasından o da kendini sulara bırakmış. Böylece Hero ve Leandros’un aşkı boğazın dondurucu soğuğunda son bulmuş.
Kız Kulesi’nin Gerçek Hikayesi
Bundan 2500 yıl önce karadan iri bir kaya parçası kopar. Dalgalar bu kayayı sürükleyip denizin ortasına getirir. Böylece Kız Kulesi’nin günümüzde bulunduğu küçük ada oluşur. Hatta Evliya Çelebi: “Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak.” diyerek adanın karadan kopup geldiğini söyler.
Aşklara konu olmuş İstanbul’un bu masalsı eserini görmenizi tavsiye ediyoruz.
İstanbul Araç Kiralamalarınızda Yolcu360 Yanınızda!
Tatil planlarınıza Kız Kulesi’ni eklediyseniz Yolcu360 ailesi olarak seyahatinizi kolaylaştırmak için her zaman yanınızdayız. İstanbul tatiliniz için kiralık araç arıyorsanız, yolcu360.com üzerinden, Misafir Merkezimizi (0850 360 5 360) arayarak ve mobil uygulamamızla 1 dakikadan kısa sürede işleminizi tamamlayabilirsiniz. Ayrıca mobil uygulamamızı aşağıdaki bağlantılar üzerinden indirebilirsiniz.
Kız Kulesi’nde Neler Yapılır?
Kız Kulesi hem müze, hem kafe, hem de restoran olarak hizmet vermektedir.
- Kahvaltı: Hafta içi 09.00 – 13.00, hafta sonu ise 10.00 – 13.00 saatleri arasında yapabilirsiniz. Rezervasyon zorunluluğu yok ancak dilerseniz yaptırabilirsiniz.
- Öğle yemeği: Kız Kulesi’nin alt katında bulunan restoranda saat 12.00 itibari ile menüden seçtiklerinizi yiyebilirsiniz.
- Akşam yemeği: Kız Kulesi’nde akşam yemeği yemek istiyorsanız rezervasyon zorunlu. 19.15’ten itibaren başlayan keyifte sizi dünya mutfağı lezzetleri bekliyor. Akşam yemeği için gelirken dikkat etmeniz gereken şeyler var. Kız Kulesi’nde 7 yaş altı çocuklar ve şort, eşofman tarzı kıyafetle gelen müşteriler kabul edilmiyor.
- Kuledebar: Kız Kulesi’nin üst katında bulunan bu bar size gecenin muhteşemliğini sonuna kadar yaşatacak güzellikte. Bir şeyler içip sevdiklerinizle manzaranın güzelliğini sonuna kadar çıkarabilirsiniz. Kuledebar saat 19.15-22.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Kız Kulesi birçok insanın hayallerini süsler. Çoğunlukla görmek yetmez, gitmek ve o atmosferi birebir yaşamak istenir. Haksız da sayılmazsınız. Filmlere, şiirlere, efsanelere konu olmuş bu tarihi yapı İstanbul’da olduğu için gerçekten çok şanslıyız. Hala gitmemiş olanlar için hayatınızda bir kez bile olsa o güzel atmosferi yaşamak için gitmenizi öneriyoruz.
İyi tatiller dileriz.
Yorum ekle