En Güzel 10 İstanbul Sarayı

En güzel 10 İstanbul sarayını keşfetmeye hazır mısınız? Eşsiz Boğaz manzarası ve köklü tarihi geçmişleri ile bizleri masalsı bir yolculuğa çıkarıyorlar. 

İstanbul’un saraylarını ve diğer tarihi köşelerini keşfetmek için bir araca mı ihtiyacınız var? Yolcu360’ın İstanbul araç kiralama seçeneklerini inceleyerek, ideal aracınızı en uygun fiyatla dakikalar içerisinde kiralayabilirsiniz!

İstanbul Sarayları

Pek çok medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul, tarihi geçmişi ile her geçen gün bizleri büyülüyor. Bizans’tan Osmanlı’ya kadar zengin bir geçmişe sahip olan bu şehrin neredeyse her köşesi tarih kokuyor. Yüzyıllar boyu sayısız mimari eseri barındıran İstanbul farklı bir güzelliğe sahip. Her biri farklı dönemlerde inşa edilen İstanbul sarayları da o büyüleyici mimari eserlerden biri. Boğaz manzarası, martıların çığlıkları ve dalga sesleri adeta tarihler bütünleşiyor. Bakmaya kıyamadığımız sayısız eseri ortaya çıkarıyor. 

En Güzel 10 İstanbul Sarayı

Tarihi yön veren, göz alıcı güzellikleri ile aklımızı başımızdan alan en güzel 10 İstanbul sarayı ile karşınızdayız.

• Topkapı Sarayı

15. YY ile 19. YY arası Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olarak kullanılan Topkapı Sarayı elbette en güzel 10 İstanbul sarayından ilki. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1460 ile 1478 yılları arası inşa ettirilen benzersiz bir eser. Nitekim Anadolu yakasının muhteşem manzarasına karşı duruşu bizleri büyülüyor. 

Yüzyıllık eser inşa edildikten sonra kendisinden “Yeni Saray” olarak bahsediliyordu. Saraya taşınmadan önce ise “Eski Saray” olarak anılıyordu. Fakat çevre halkı sarayın dışarısında sergilenen İstanbul’un fethi için kullanılan toplardan dolayı saraya, “Topkapı Sarayı” der oldu. 

Topkapı Sarayı, 3 Nisan 1924 yılında müzeye dönüştürüldü. Böylece Cumhuriyet tarihinin ilk müzesi unvanını da almayı başardı. Saray toplamda 6 bölümden oluşuyor. Bab-ı hümayun, alay meydanı, Enderun avlusu ve harem bu bölümlerden yalnızca birkaçı. Her yıl binlerce turisti ağırlayan Topkapı Sarayı günümüzde tarihi film ve dizilere de konu olmayı başarıyor. 

• Çırağan Sarayı

Genellikle ünlü sanatçıların düğünleri ve çeşitli parti organizasyonlarında adına sıkça duydumuz bir yer. Çırağan Sarayı’nın bulunduğu konumda 16. YY’da kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa’nın ahşap yalısı yer alıyormuş. 17.YY’da ise bu bölge çiçek bahçeleri olarak bilinen “Kazancıoğlu Bahçeleri” adı ile anılır olmuş. 

Lale Devri’ne geldiğimiz zaman Sadrazam İbrahim Paşa, eşi Fatma Sultan için yalı yaptırma kararı alır. Fakat yalının ömrü uzun sürmez 1835 yılında Sultan II.Mahmud yalının etrafındaki yapıları yıktırır. Onun başladığı işi Sultan Abdülmecit devam ettirmek ister. Çırağan Sarayı’nı yıktırıp, Batılı tarzda bir saray inşasına başlanır. Nitekim Abdülmecit’in bunu görmeye de ömrü yetmez. Sultan Abdülaziz’in tahta çıkması ile birlikte Kuzey Afrika İslam mimarisi örnek alınarak Çırağan Sarayı’na son şekli verilir. 1871 yılında inşası tamamlanan saray 1909 yılında ise Meclis-i Mebusan olarak hizmet vermiştir. Boğaz’ın benzersiz manzarasını doyasıya çıkarmak istiyorsanız sizi Çırağan Sarayı’nı ziyarete bekliyoruz. 

• Dolmabahçe Sarayı

Sultan Abdülmecit döneminde Dolmabahçe Sarayı’nın inşasına başlanmış. 1855 yılında tamamlanan saray padişahların ikamet ettiği yer haline gelmiş. Geçmişi uzun yıllara dayanan en güzel 10 İstanbul sarayından biri olan Dolmabahçe sayısız misafiri ağırlamış. Nitekim son misafiri Mustafa Kemal Atatürk olmuş. Ulu Önderimizin hasta olduğu dönemlerde hayatının son demlerini geçirdiği oda günümüzde ziyarete açık. Her 10 Kasım günlerinde acı siren seslerinin yankılandığı hüzünlü oda. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun idare merkezi olan Dolmabahçe Sarayı günümüzde müze olarak hizmet veriyor. En güzel 10 İstanbul sarayı arasında görmüş geçirmiş; duygu yüklü bir eser. 

• Yıldız Sarayı

II.Abdülhamit’in, Dolmabahçe Sarayı’nın denizden kuşatılması fikrinden dolayı Yıldız Sarayı’na taşındığını biliyor muydunuz? Nitekim bu düşünce Osmanlı İmparatorluğu’nun 33 yıl boyunca Yıldız Sarayı’ndan idare edilmesine zemin hazırladı. Dillere destan saray aslına bakarsanız Sultan III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan için yaptırılmış. İnşası 1807 yılında tamamlanan meşhur saray 1994 yılında halka açılmış. Son dönem Osmanlı mimarisinin benzersiz örneklerinden biri. Boğaz manzarası ve nefes kesen orman havası ile “Keşke Yıldız Sarayı’nda yaşıyor olsaydık.” diyeceksiniz. Tarihin ve sanatın kesiştiği bu sarayı mutlaka ziyaret etmelisiniz. 

• Beylerbeyi Sarayı

Sizleri mermer işçiliğinin en güzel örneklerinden biri Beylerbeyi Sarayı’na götürüyoruz. Sultan Abdülaziz döneminde inşasına başlanan saray, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine şahitlik etmiş. Genellikle padişahların yazlık saray olarak tercih ettiği Beylerbeyi Sarayı, yabancı devlet adamlarının da konaklama yeri imiş. 1861 yılından bu yana pek çok tarihi konuşmaya ve devlet işlerine kulak misafiri olmuş. İnşasında kullanılan mermer sayesinde yaz aylarında sarayı, püfür püfür bir deniz havası sararmış. Bu pazar kahvaltınızı Boğaz manzarası eşliğinde Beylerbeyi Sarayı’nda yapmaya ne dersiniz? Cevabınız “Evet” ise sizleri kuş sütünün dahi eksik olmadığı bir sofraya davet ediyoruz. 

• Adile Sultan Sarayı

Adile Sultan Sarayı 1858 yılında Sarkis Balyan tarafından, Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi Adile Sultan’a hediye edilmiş. Fakat inşası tamamlanmadığı için Abdülmecit hediyesinin son durumunu görememiş. Kendisinin ölümüyle kardeşi Sultan Abdülaziz tahta geçmiş. İlk işi ağabeyinin yarım bıraktığı hediyeyi tamamlatmak olmuş. 1861 yılı itibari ile Sultan Abdülaziz eskiyen konağın yerine Adile Sultan Sarayı’nı yaptırmaya karar vermiş. En güzel 10 İstanbul sarayı ve aynı zamanda Anadolu yakasının da incisi. 

Günümüzde düğün, toplantı, mezuniyet gibi çeşitli organizasyonlar için hizmet veren Adile Sultan Sarayı’nda 500 kişilik Oval Salon mevcut. Bunun yanı sıra 200 kişilik toplantı salonu, 30 ile 50 kişilik kapasiteye sahip 17 tane seminer salonu da mevcut. Adile Sultan Sarayı, ay ışığında unutulmaz bir akşam yemeği yemek isteyen çiftlerin uğrak adresi. 

• Küçüksu Kasrı

Küçüksu Kasrı padişah IV. Murat döneminde “Gümüş Selvi” olarak da adlandırılıyormuş. Geçmişi Bizans’a kadar uzanan kasrın hikayesi bizleri büyülüyor. Bir zamanlar Osmanlı’nın has bahçesi olarak kullanılan Küçüksu Kasrı, en güzel 10 İstanbul sarayından sadece biri. İnşası Sadrazam Divitdar Mehmet Emin Paşa tarafından yaptırılmış. Fakat mühendis Yusuf Efendi tarafından tasarımı yapılmış. 1751 yılında ise göz alıcı bir törenle açılışı yapılmış. Türk mimarisinin en güzel motiflerini, benzersiz işlemelerini Küçüksu Kasrı’nda görmek mümkün. Yapımında taş ve tuğla kullanılan bina, 3 katlı olarak tasarlanmış. Cumhuriyet yıllarına gelindiğinde devlet adamlarının konakladığı malikane haline gelmiş. 1996 senesi itibari ile de müze görevi üstlenerek halkın hizmetine sunulmuş. 

• Hidiv Kasrı

1907 yılında Çubuklu’da inşa edilen Hidiv Kasrı bizleri etkisi altına almayı başarıyor. Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılan kasır, ilk zamanlarda kendisi ve ailesinin ikamet adresi imiş. 1930’lu yıllarda Abbas Hilmi Paşa’nın İstanbul’dan ayrılması üzerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Hidiv Kasrı’nı satın almış. 1982 yılına kadar ne gelen olmuş ne giden. Yıllar içerisinde adeta harabeye dönmüş. 1982 yılı itibari ile restorasyon çalışmaları başlamış. 1984 yılında tamamlanan restorasyon çalışmaları sonunda burası kafe ve restorana dönüştürülmüş. Günümüzde Hidiv Kasrı, düğün organizasyonlarına ev sahipliği yapıyor. Mimarisi ve tarihi ile en güzel 10 İstanbul sarayı listemizde yerini alıyor. Eğer yolunuz Çubuklu’ya düşerse Hidiv Kasrı’na uğrayıp büyüleyici manzarası eşliğinde sıcacık kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

• Ihlamur Kasrı

Yine Abdülmecit döneminde inşa edilen büyüleyici bir eser ile karşınızdayız. Ihlamur Kasrı hem o dönemin hem de günümüzün en nadide saray örneklerinden biri. Yapıldığı yıllarda çevresinde yer alan Merasim Köşkü ve Maiyet Köşkü sebebi ile Ihlamur Kasrı’nın ismi Merasim Köşkü olarak bilinirmiş. İnşasında kesme taşların kullanıldığı dikdörtgen yapılı iki binadan Maiyet Köşkü, mimari bakımdan Merasim Köşkü’ne göre daha sadedir. Osmanlı sultanları ve harem kadınları tarafından geçmiş yüzyıllarda kullanıldığı biliniyor. III. Ahmet dönemine gelindiğinde ise Ihlamur Kasrı, has bahçeye dönüştürülmüş. 

• Aynalıkavak Sarayı

Beyoğlu’nda yer alan Aynalıkavak Sarayı, 300 yıl boyunca ayakta kalmayı başarmış. Osmanlı Devleti zamanında Tersane Sarayı olarak biliniyormuş. Fakat Kasımpaşa’ya tersane açılması ile birlikte bu bölge “Tersane Has Bahçesi” olarak da adlandırılır olmuş. 17. yüzyıla gelindiğinde ise Aynalıkavak Sarayı denmeye başlanmış. İstanbul tarihine bizzat tanıklık eden Aynalıkavak Sarayı, Bizans Dönemi’nde devlet adamlarının konakladığı dinlenme yeri imiş. Ayrıca sarayda III. Selim döneminden de izler görmek mümkün. O döneme ait sedirler, kanepeler ve kandil gibi eşyaların orijinallerini görmeniz mümkün. Klasik Osmanlı mimarisinin benzersiz bir eseri olan Aynalıkavak Sarayı’nı mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz.