Anadolu Medeniyetleri Müzesi, tarihin kapılarını sizler için aralıyor. Bereket Tanrıçası Kibele’den, yılan saçlı Medusa’ya tüm gizemli eserleri inceliyoruz. Bu toprakların kucak açtığı medeniyetlerin ardında bıraktığı mirası görmek istiyor musunuz? O halde sizi Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne davet ediyoruz.
İçindekiler
- 1 Anadolu Medeniyetleri Müzesi Hakkında Bilgi
- 2 Anadolu Medeniyetleri Müzesi Bölümleri
- 3 Anadolu Medeniyetleri Müzesi Sanal Gezi
- 4 Anadolu Medeniyetleri Müzesi Nerede?
- 5 Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne Nasıl Gidilir?
- 6 Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne Giriş Ücreti
- 7 Anadolu Medeniyetleri Müzesi Tarihçesi
- 8 Anadolu Medeniyetleri Müzesi Eserleri
- 8.1 Meşhur Heykel: Hitit Güneşi
- 8.2 Eşi Benzeri Olmayan: Tunç Tablet
- 8.3 İnandık Vazosu
- 8.4 Bereket Tanrıçası: Kibele Heykeli
- 8.5 Medusa Başlı Kolye
- 8.6 Ayna
- 8.7 At Koşulu Araba Modeli
- 8.8 Emziren Kadın Heykelciği
- 8.9 Geyik Motifli Güneş Kursu
- 8.10 Zengin Midas’ın Masası: Ahşap Masa
- 8.11 Leopar Kabartmalar
- 8.12 Fırtına Tanrısının Boğaları: Hurri ve Şeri
- 8.13 Oturan Aslan Heykelciği
- 8.14 Sandal Biçimli Törensel Kap
- 8.15 Altın Taç
- 8.16 Sistrum
- 8.17 Acemhöyük Kutusu
- 8.18 Cin Heykelcikler
- 8.19 Situlalar
- 8.20 Kadın Heykelciği
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Hakkında Bilgi
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni gökkuşağına benzetebiliriz. Tıpkı gökkuşağındaki renkler gibi çeşit çeşit eseri barındırıyor. Hititlerden kalan güneş kursundan; Midas’ın ahşap masasına birçok eser müzede sergileniyor. İşte Anadolu Medeniyetleri Müzesi bu kültürel çeşitliliği ile Avrupa’da da adından söz ettirmiş. 19 Nisan 1997 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde “Avrupa Yılın Müzesi” ünvanına layık görülmüştür. Bu değerli müzemizi daha yakından inceleyelim.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Bölümleri
Bildiğiniz tüm müzeleri unutun! Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin sıkıcı, sıradan bir düzeni yoktur. Buraya adım attığınız an tarih yolculuğunuz başlar. Bir anda kendinizi çakmak taşlarıyla ateş yakarken bulabilirsiniz. Ya da sağlam bir sopa bulup av hazırlığına başlayabilirsiniz. Müze farklı bir dizilime sahip. Şöyle ki: Paleolitik Çağ ile başlayan eserler günümüze kadar kronolojik şekilde ilerliyor.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Sanal Gezi
Birçok esere ev sahipliği yapan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne gelme fırsatınız yoksa size bir sürprizimiz var. Kültür Bakanlığı’nın bazı müzelere özel gerçekleştirdiği 360 sanal tur imkanından faydalanabilirsiniz. Eğer isterseniz kahvenizi alıp tarih yolculuğuna hemen başlayabilirsiniz.
👉Anadolu Medeniyetleri Müzesi Sanal Gezisi için buradan👈
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Nerede?
Müze, Ankara’nın Ulus ilçesinde Atpazarı olarak bilinen semtte yer alıyor. Ankara sokaklarında kaybolmanızı istemeyiz. O yüzden sizlere konum olarak da belirtelim: Kale, Gözcü Sk. No:2, 06240 Ulus/Altındağ/Ankara.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne Nasıl Gidilir?
Gezinizde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne uğramaya karar verdiğinizi duyar gibiyiz. O halde size hemen tarif edelim: Eğer Kızılay üzerinden gitmek istiyorsanız Batıkent metrosunu kullanmalısınız. Metrodan, Ulus durağında inerek 10 dakika yürüdükten sonra müzeye ulaşabilirsiniz. Ankara Kalesi güzergahı üzerinde yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne kendi aracınızla da rahatlıkla gidebilirsiniz.
Ayrıca burada araç kiralama yapabilirsiniz.
Tatil planlarınıza Ankara’yı eklediyseniz Yolcu360 ailesi olarak seyahatinizi kolaylaştırmak için her zaman yanınızdayız. Anadolu Medeniyetleri Müzesi geziniz için kiralık araç arıyorsanız, yolcu360.com üzerinden, Misafir Merkezimizi (0850 360 5 360) arayarak ve mobil uygulamamızla 1 dakikadan kısa sürede işleminizi tamamlayabilirsiniz.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne Giriş Ücreti
Ankara’ya geldiyseniz Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne uğramadan olur mu hiç? Müzenin 2022 yılı güncel giriş fiyatları: Tam bilet 75 TL, öğrenciler içinse 15 TL. Müze kartınızla da burayı ziyaret edebilirsiniz. Haftanın her günü açık olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 08:30 ile 18:00 arası sizleri ağırlamaya hazır.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Tarihçesi
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin geçmişi Cumhuriyet tarihimize kadar uzanıyor desek yanılmayız. Ulu Önder Atatürk, Ankara’da Hitit müzesi kurulmasını çok istiyormuş. Atatürk’ün bu isteği üzerine 1921 yılında Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Galip Bey tarafından çalışmalar başlamış. Nihayet 1 Ekim 1921 tarihinde Ankara Kalesi’nin Akkale burcunda müze kurulmuş. O zamanlar adı “Eti Müzesi”ymiş. Anadolu’nun kucak açtığı medeniyetlerin eserleri zaman içinde burada toplanmaya başlamış. Eser sayısı arttıkça burası yetmemiş. Müze, 1948 yılında günümüzdeki binasına yerleşmiş. Adı da değiştirilerek “Anadolu Medeniyetleri Müzesi” halini almış. Böylece Türk toplumuna değer vermiş, ışığıyla bizi aydınlatmış Atatürk’ün bir dileği daha gerçekleşmiş.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Eserleri
Elbette müzedeki tüm eserler büyüleyici ve her biri oldukça değerli. Fakat bazıları var ki görmeden giderseniz çok üzülürsünüz. Bizden tavsiye: Müzeye kadar yolunuz düşmüşken bu eserleri incelemeden geçmeyin.
Meşhur Heykel: Hitit Güneşi
Ankara’nın bir dönemler sembolü olan bu eseri bilmeyeniniz yoktur. Hitit Medeniyeti’ni temsil eden yuvarlak, ucunda çeşitli motifler bulunan bir eser olduğunu söylersek hatırlarsınız. Dini törenlerde kullanılan Hitit Güneşi kutsal kabul edilirmiş. Hatta krallar öldükten sonra mezarına bırakılan eşyalar arasındaymış. Bu yüzden yapılan kral mezarları kazılarında birçok Hitit Güneşi’ne rastlanmıştır.
Eşi Benzeri Olmayan: Tunç Tablet
“Söz uçar yazı kalır.” derler. Bu sözü yüzyıllar öncesinde doğrulamış gibi bir eser adeta. Çorum Boğazköy civarlarında bulunan tunç tablet M.Ö. 13.YY’a aittir. Anadolu’da keşfedilmiş tek tunç tablet olma özelliği taşır. Hitit kralı IV.Tuthaliya ile Tarhuntaşşa ülkesi kralı Kurunta arasında imzalanmış antlaşmadır. Bizlere dönemin devlet yönetimi hakkında bilgiler verir.
İnandık Vazosu
Küçükken annelerimiz vazoyu kırdığımızda ne kadar çok kızardı öyle değil mi? Bu vazo evinizde olsaydı anneniz yanına yaklaştırmazdı eminiz 😀 Hititlerin kabartmalı vazo yapma geleneğinin örneklerinden bir eserdir. İnandık Höyüğü’nde keşfedilen vazonun üzerindeki kabartmalar bize dönemin sosyal yaşamı hakkında bilgiler verir. Kutsal bir töreni gerçekleştirmekte oldukları anlaşılan figürler arasında müthiş bir ahenk vardır.
Bereket Tanrıçası: Kibele Heykeli
Biliriz ki Anadolu toprakları oldukça bereketlidir. Tıpkı ana gibi şefkatli ve özverilidir. Siz ona iyi davranırsanız o da sizi besler, doyurur. Sıcacık kollarıyla sarıp sarmalar. İşte Kibele Heykeli de Hititlerden bu yana bereketi temsil eder. Anadolu da Kibele anadır: Bolluktur, dirliktir. Kalbinde sevgi vardır. 1.26 cm uzunluğundaki Kibele Heykeli bir Tanrıça edasıyla müzedeki en güzel yere kurulmuş diyebiliriz.
Medusa Başlı Kolye
Efsaneye göre kendine bakanları taşa çevirdiği söylenir Medusa’nın. Aslında onu bu denli ürkütücü kılan şey güzelliğiymiş. Dünyada eşi benzeri olmayan bir güzelliğe sahipmiş. Hatta tüm kadınlar onu kıskanırmış. Onu gören erkekler de büyülenirmiş. Bir an olsun Medusa, akıllarından çıkmazmış. Böyle bir güzellik karşısında kim olsa dili tutulur; taş kesilir öyle değil mi? Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde Medusa, yılan saçlarıyla tasvir edilmiş bir kolyede yer alıyor.
Ayna
Aynadan olumlu cevap almadan dışarıya çıkanınız var mı? Kendinizi ona beğendirmeden arkanızı dönüp gider misiniz? Bizce bu mümkün değil. Peki size dünyanın en eski aynası Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor desek. M.Ö. 6000 yılında obsidyen taşından yapılmış bu ayna Çatalhöyük kazılarında ortaya çıkmıştır.
At Koşulu Araba Modeli
Gordion’da M.Ö. 700’lü yıllara ait olan bir oyuncak figürdür. Araba çift tekerlekten oluşur ve dört at çeker. O dönemlerde kullanılan savaş aracı tasviridir, diyebiliriz. Çocuğa ait bir mezarda bulunduğu için oyuncak olabileceği tahmin ediliyor.
Emziren Kadın Heykelciği
Şarkıda “Analar çeker yükü kimsenin bilesi yok.” diye bir söz geçer. Heykel adeta bu sözün tasviri gibidir. Analar, tıpkı bu heykeldeki gibi, çocuklara bakar gece gündüz çalışır; evi yuva yapar. M.Ö. 4000’li yıllarda da böyleydi günümüzde de böyle.
Geyik Motifli Güneş Kursu
Ankara Sıhhiye Meydanı’nda bir süre sergilenen heykel, Hititler Dönemi’ne ait bir figürdür. Güneş kursu üzerindeki motiflerin simgelediği anlamlar önemlidir. Kimi motifler bolluk, bereket ve barış gibi birçok anlamı temsil eder. Burada geyik motifini Hititler barışı simgelediği için tercih etmişlerdir. Alacahöyük kazılarından çıkan eserleri Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde görebilirsiniz.
Zengin Midas’ın Masası: Ahşap Masa
Efsanelere göre Midas, neye dokunsa altına çevirirmiş. Taşı, toprağı aklınıza ne gelirse her şeyi altına dönüştürürmüş. Görünüşe bakılırsa bu sihir masada işe yaramamış. Gordion Krallığı’ndan kalma ahşap masanın kral Midas’a ait olduğu biliniyor. Üzerindeki işlemeler, kabartmalar günümüze kadar gelebilmeyi başarmış. Bu eser bizlere: “Midas’ın da zenginliği bir yere kadarmış.” dedirtiyor.
Leopar Kabartmalar
M.Ö. 6.000 yılına ait leopar kabartmalar ilk kez Çatalhöyük’te karşımıza çıkmış. Dinsel bir anlamı olduğu düşünülen leopar aynı zamanda gücü de temsil eder. Üzerindeki sıva ve boya kalıntıları, kabartmaların duvarlarda kullanıldığını bizlere düşündürüyor. Yüzyıllar önce leopar desenli evlerde oturan zevk sahibi insanlar Anadolu’daymış da haberimiz yokmuş.
Fırtına Tanrısının Boğaları: Hurri ve Şeri
Hititlere boşuna “Bin Tanrılı Halk” denmemiş. Dini açıdan gelişmişlik gösteren Hititler gök olaylarını bile kutsal kabul etmişler. Böyle olacak ki fırtına getiren bir Tanrıları bile varmış. İşte Hurri ve Şeri de Fırtına Tanrısı’nın önünde yürüyen iki boğadır. Kırmızı renkli, iri boynuzlu boğaların gözleri de oldukça tehditkar bir şekilde tasvir edilmiş diyebiliriz.
Oturan Aslan Heykelciği
Güç ve iktidar söz konusu olunca akıllara ilk gelen elbette aslan. Urartu Medeniyeti’ne ait olan heykelcik M.Ö. 800’lü yıllara aittir. Görünüşüyle tıpkı gerçek aslan izlenimi uyandıran bu eser oldukça detaylı tasvir edilmiştir. Keskin dişlerinden yelelerine kadar her ayrıntısı düşünülmüştür. Heykeli görür görmez aslanın kükremesini duyacağınıza eminiz.
Sandal Biçimli Törensel Kap
Biliriz ki Asurlular denizcilikle geçinmişlerdir. Deniz ticaret kolonileri oldukça gelişmiştir. Bu eserin Asurluların geçmişine ışık tuttuğunu söyleyebiliriz. Küçük bir sandal şeklinde oyulmuş eser de kürekleri çeken bir denizci bile tasvir edilmiş. M.Ö. 1900’lü yıllara ait sandal kap, dini törenlere aitmiş.
Altın Taç
Her genç kızın hayalidir gelin olmak. Gelinliğiyle, duruşuyla göz kamaştırmak; prenses gibi hissetmek ister. Elbette tacı olmayan bir prenses hayal edemeyiz öyle değil mi? M.Ö. 4.YY’a ait altın taç tam prenseslere layık bir taç desek abartmış olmayız. Altın işlenerek zeytin yaprakları halini almış ve çepeçevre sarmış tacın her yanını. Anlatırken bile heyecanlanıyoruz. Müzeye girince hemen altın tacı görmeye gitmelisiniz. Bizden söylemesi ;D
Sistrum
“Müzik ruhun gıdasıdır.” diye boşuna dememişler. Yüzyıllar önce bile insanlar eğlenmek için çeşitli ezgilere ihtiyaç duymuşlar. Tabi bu bahsettiğimiz sistrumun dini törenlerde kullanıldığını belirtelim. Horoztepe’de keşfedilen sistrum M.Ö. 3000’li yıllara aittir.
Acemhöyük Kutusu
Dışarıdan bakınca mücevher kutusunu andırıyor. Fakat yakından bakınca vazoya benzeyen yuvarlak ağız yapısına sahiptir. M.Ö. 1900’lü yıllara ait olan Acemhöyük kutusu, fildişi taşından yapılmış oldukça değerli bir eserdir. Çevresi mavi renkli taşlarla süslenmiş bu kutuyu sizin de yakından incelemenizi öneririz. Biz karar veremedik: Sizce bir kutu mu yoksa bir vazo mu?
Cin Heykelcikler
Kartal gagasını andıran bir baş kısmı olsa da daha çok insana benzemektedir. İnsandan farkı ise büyük kanatlara sahip olmasıdır. Urartulara ait bu figürün benzerlerine başta duvar kabartmaları olmak üzere birçok yerde rastlanmaktadır. Bu durumda kanatlı cin figürü Urartularda önemli bir yer edinmiş diyebiliriz.
Situlalar
Hayvanlar yüzyıllar önce insanlara ilham veren canlılarmış. Geyikler, kuşlar, boğalar ve daha birçok hayvanı bu eserlerde görebilirsiniz. Şimdi de karşısınızda ördek başlı situla var. Ördeğin gagasının sivriliğinden, gözlerinin derinliğine hepsinde ince bir çalışma hakim. Bu da bize Friglerin madencilikte ileri seviyede olduklarını gösteriyor. M.Ö. 700’lü yıllarda bile titizlikle çalışıp eserlerini günümüze kadar taşıyabilmişler.
Kadın Heykelciği
Kadın heykelciğinin abartıdan uzak bir eser olduğunu düşünüyoruz. Tıpkı kadınlar gibi duru ve asil. Heykel, kadının dik duruşunu simgeleyen bir sadeliktedir. Heykelin ayak bileklerinde yer alan bilezikler kadınların o dönemlerde de görünüşlerine önem verdiğini gösteriyor. Ayrıca göğüs bölgesinde yer alan altın şeritler, muhtemelen kıyafeti simgeliyor. Tabii ki M.Ö. 3000’li yıllarda da kadın demek zariflik, şıklık demekmiş.
Tarihte yolculuk yapacak zaman makinesi henüz icat edilmedi. Fakat benzer bir deneyim yaşamak istiyorsanız Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin kapıları ardına kadar açık.
Şimdiden iyi tatiller.
Add comment