Ünlü Tabloların Hikayeleri: Van Gogh Yıldızlı Gece

Ünlü tabloları farklı kılan, ardında yatan gizli hikayeleridir. Tuvale çizerken yaşananlar, ressamın hayal gücü ve daha pek çok şey bu tabloları özel kılıyor. Sanat dünyasının duayeni Van Gogh’un ünlü tablosu Yıldızlı Gece’nin sırlarla dolu kapısını birlikte aralamaya ne dersiniz? Karşınızda Van Gogh Yıldızlı gece hikayesi!

Van Gogh

Her sanatçının ruhunun derinliklerinde yatan duygular vardır. Bu duygulardır onları besleyen. Kiminin içini öfke kaplamıştır. Kinini, nefretini haykırır tuvale. Kiminin ruhunda bahar yelleri eser. Çiçek gibi kokar renkleri. 

Van Gogh kasvetli ve karamsar bir ruha sahiptir. Her ne kadar resimlerine hayat vermek istese de mutsuz ruh hali onu ele verir. Çoğu zaman içinde fırtınalar kopar Van Gogh’un. Hayat mücadelesi derindir. Değeri yaşarken bilinmeyen eşsiz sanatçılardan biridir. Yabancıdır; bu dünyadan değilmiş gibi yaşar. 

İçine kapanıktır. Fakat çok iyi gözlemcidir. Empresyonizm akımının öncülerindendir. Her tablosunu en ince ayrıntısına kadar resmeder. Portre ve otoportleri görülmeye değerdir. 

1853 yılında hayata gözlerini açan Van Gogh, 1890 yılına kadar hissettiği her şeyi resmetti. Ölümünün ardından resimleri kardeşi Theo’ya miras kaldı. Fakat kader bu ya 1 sene sonra da Theo hayata veda etti. Yengesi görevi devraldı ve var gücüyle Van Gogh’un eserlerini tanıtmak için çabaladı. Özellikle “Yıldızlı Gece” adlı tablonun dünya çapında adını duyurması yenge Johanna Gezina sayesinde gerçekleşti. 

Yıldızlı Gece Tablosunun Hikayesi

Van Gogh’un açık ara en çok bilinen eseri “Yıldızlı Gece”yi mutlaka görmüşsünüzdür. Tabloda derin mavi gökyüzü ve saman sarısı ay hakimdir. Yalnız kendisinin empresyonist olduğunu unutmayalım. Tabloda görünenin ardında bambaşka bir dünya vardır. Peki sizce Van Gogh bizlere ne anlatmak istedi? Ay neden güneş kadar sarı ve parlak? Gelin ünlü ressamın Yıldızlı Gece tablosunun hikayesine birlikte bakalım.

• Şehrin Yansıması

Akıl hastanesinde resmettiği tablo için kardeşi Theo’ya yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Demir parmaklıklı penceremde adeta bir buğday tarlası görüyorum. Sabahları ise gün doğumunu tüm ihtişamıyla izliyorum.” Bu bilgiden yola çıkarak akıl hastanesinin bulunduğu Saint Remy şehrini, penceresinden izlediği kadar yorumladığını söyleyebiliriz. Van Gogh, hayal gücünün kusursuzluğunu Yıldızlı Gece’ye yansıtıyor. Odasının camından bakınca köy ve kilise silüeti gözükmese de bunları resmetmesi bizlerde soru işaretine sebep oluyor. Hollanda mimarisinden esinlenerek yaptığı bu çizimleri sanat tarihçileri, memleket özleminin ağır basması olarak yorumluyor.

• Paha Biçilemez Tutsaklık

Özgürlüğümüzü hiçbir şeye değişmeyiz öyle değil mi? Kendi rahatımız, kendi huzurumuz için her şeyi yapabiliriz. Bireysel sınırlarımız ihlal edildiğinde tahammül edemeyiz. Peki o zaman özgürlük de aslında bir nevi tutsaklık değil midir? Bizi egemenliği altına alabilen bir güçtür. Farkında değiliz belki ama hepimiz aslında özgürlüğümüz için yaşıyoruz. 

İşte Van Gogh da paha biçilemez tutsaklık; özgürlüğün esiriydi. Yıldızlı Gece tablosunda, penceresinde yer alan parmaklıkları resmetmediğini görüyoruz. Böylece özgürlüğe duyduğu hasreti bizlere aktarıyor. 

• Yeryüzü ile Gökyüzü Arasında

Yıldızlı Gece tablosunu dikkatli incelediğinizde sol kısımda ön plana çıkan servi ağaçlarını ve mezarlıkları fark edebilirsiniz. Servi ağacının yeryüzü ile gökyüzü arasında bağlantıyı sağladığı düşünülüyor. Bu ağacın mezarlıkta bulunması da yas ile ilişkilendiriliyor. 

Bu detay ruhu dünyadan uzak olan Van Gogh’un, ölüm duygusunu tuvale aktardığını bizlere gösteriyor. Ayrıca kardeşi Theo’ya gönderdiği mektupta yer alan satırlar sayesinde ölüm endişesi yaşadığı anlıyoruz. “Yıldızlara bakmak beni daima hayal dünyasına daldırır. Kendime sorarım, Fransa haritasındaki noktalar arasında seyahat edip belli bir noktaya ulaşıyoruz da neden gökyüzündeki bu parlak noktalara ulaşamıyoruz? Nasıl trene atlayıp Tarascon’a ya da Rouen’e gidiyorsak yıldızlara ulaşmak için de ölebiliriz.” diyor. 

• Gündüzden Daha Canlı Gece

Van Gogh, Yıldızlı Gece tablosunda her ne kadar gece tasviri yapsa da bakış açısı oldukça farklıdır. Simsiyah bir gökyüzü üzerine minik yıldızlar çizmek dururken bambaşka bir yaklaşım sergiliyor. Mavinin sarıyla olan uyumu ve ton geçişleriyle tablo adeta canlanıyor. Hareket eden fırça vuruşları geceyi aydınlatıyor. Yıldızlı Gece tablosu ile Van Gogh, “gündüzden daha canlı gece” felsefesiyle empresyonizmi doruklarda yaşatıyor. 

Hatta Yıldızlı Gece tablosunun hikayesine göre Van Gogh’un bu muazzam eseri bitirmek için üç gece uyumadığı söyleniyor.

 Yıldızlı Gece Tablosu Nerede?

Van Gogh sanat geçmişinde belirli bir dönem yıldızlara, geceye ve karanlığa ilgi duymaya başlıyor. Hatta Yıldızlı Gece tablosundan önce Starry Night Over the Rhone (Rhone Nehri Üzerinde Yıldızlı Gece) adlı bir eser resmediyor. Fransa’da tuvale döktüğü bu eser adeta Yıldızlı Gece tablosuna hazırlık niteliği taşıyor. 

Akıl hastanesinde tedavi gördüğü sırada İltica Bahçesi, Selviler, Zeytin Ağaçları, Doktor, Les Alpilles adlı tabloları resmetti. 37 yaşında hayata veda eden Van Gogh’un sanat hayatı da kısa sürdü. 

1889 yılında tamamladığı Yıldızlı Gece tablosunu Theo’ya yazdığı mektupta: “Başarısızlık” olarak nitelendirdi. Fakat yıllar sonra değeri anlaşılan bu değerli eser, müzikten edebiyata pek çok sanatın odak noktası haline geldi. Günümüzde ise New York Museum of Modern Art’ta ziyaretçilerini bekliyor. 

Geleneksel Türk Sanatları Hakkında Merak Ettikleriniz yazımızı okumak için tıklayın.

Yurt İçi ve Yurt Dışı Müze Turlarınız İçin Kiralık Araç Mı Arıyorsunuz?

Birçok farklı marka ve modeli bulabileceğiniz, Türkiye’nin 1 numaralı araç kiralama platformu Yolcu360 ile dünyanın 110 ülkesinde, 1 dakikadan kısa sürede aracınızı kiralayabilirsiniz. Ödüllü Misafir Merkezimize (0850 360 5 360) 7/24 ulaşabilirsiniz. Ayrıca mobil uygulamamızı aşağıdaki bağlantılardan indirebilirsiniz.