Yolcu360 Blog
antarktika
Araç Kiralama > Yolcu360 Blog > Gezi Rehberleri > Dünya Gezi Rehberi > Antarktika Hakkında Az Bilinen 12 Gerçek

Antarktika Hakkında Az Bilinen 12 Gerçek

Dünyanın bir ucundaki donmuş kıta olan Antarktika yaşamın olmadığı gizemli bir bölge. Uçsuz bucaksız, göz alabildiğince uzanan buzul kütlelerinin bulunduğu bu kıtada hayatta kalma koşulları oldukça zor. Yaklaşık 200 yıl önce gibi yakın bir tarihte keşfedilen bu kıta hala insanlık için bilinmezliğini hala koruyor. Antarktika hakkında bilinmeyenler ve öğrenilen bilgiler ise insanı şaşırtacak cinsten. Antarktika hakkında az bilinen gerçekler hakkında fikir sahibi olmak istiyorsanız içeriğimiz tam size göre.

Yurt içi ve yurt dışında yüzlerce lokasyonda, binlerce marka ve modelde aracı dakikalar içerisinde kolayca kiralamak için Yolcu360’ın kiralık araç seçeneklerini inceleyebilirsiniz!

Antartika Hakkında

Antarktika, Güney Kutbu’nu içeren ve Güney Yarımkürenin en güneyinde bulunan kıtadır. İçinde ülke bulunmayan tek kıta olan Antarktika, Afrika ve Okyanusya’nın güneyinde. Dünyanın en kurak yeridir. Kıtanın bazı yerlerine 2 milyon senedir yağmur yağmamıştır. Şimdi de gelin Antarktika hakkındaki ilginç gerçeklere hep birlikte bakalım.

  • Tuhaf Omurgasızlar

antarktika-4

Antarktika’da yaşam oldukça zor. Kıtada yaşamaya uyum sağlayan omurgasız canlı türleri ise hem tuhaf hem ürkütücü. Kıtada sadece Belgica Antarktika ismindeki bir böcek türü soğuklarla mücadele edebiliyor. Bu küçük, parlak ve siyah omurgasız canlı, bilinen en küçük böcek genomu özelliklerine sahip.

Suda ise meraklı omurgasızları bekleyen ciddi tehlikeler mevcut. Bir deniz polikola kurdu türü olan Antarktika ölçeği solucanı Güney Okyanusu’nda deniz tabanında yaşıyor. Boyu 20 santime kadar ulaşabiliyor. Solucan esnek bir baş kısmına ve boyuna göre oldukça iri dişlere sahip.

  • Pars Foku: Tehlikeli Foklar

Boyları 4 metreye, ağırlıkları ise 500 kiloya kadar ulaşan Pars Fokları dondurucu Antarktika soğuğunda genelde penguen avlayarak beslenirler. Pars fokları et yiyen devasa dişlere sahip oldukları için çok tehlikeli bir fok türüdür. 2003 yılında İngiliz deniz biyoloğu Kirsty Brown bir fok saldırısında hayatını kaybetmişti.

  • Denizaltı Volkanları

Edinburgh Üniversitesi’nden araştırmacılar, Antarktika’nın dünyadaki en büyük aktif volkan konsantrasyonuna sahip olduğunu gösteren çalışmalar gerçekleştirmiştir. Bu araştırma ve çalışmalara göre haritalarda Antarktika’da sadece iki aktif volkan olduğu görülüyordu. Fakat araştırmacılar buz tabakalarının incelmesi halinde basıncın düşeceğini ve düşen basıncın da uyuyan volkanları harekete geçireceğini tahmin ediyor. Eğer deniz altı ya da buz altı volkanları tahmin edildiği gibi harekete geçerse Antarktika şimdikinden daha büyük bir hızla eriyecek ve bu kıtayı tekrar dondurmak mümkün olmayacaktır.

antarktika-.jpg

  • Buz Altı Gölleri

Antarktika gibi büyük bir kıtayı kaplayan şeyin sadece buz olduğunu söyleyemeyiz. Kıta bundan çok daha fazlasına sahip ve karmaşık özellikte. Antarktika’yı saran ortalama 2 bin metre kalınlığındaki buz tabakasının altında 400’den fazla buz altı gölü var. Dünyanın bilinen en büyük buz altı gölü olan Vostok Gölü, adını Vostok araştırma istasyonundan alıyor.

Antarktika kıtasında yer alan diğer bir göl olan Mercer Gölü’ndeki örnekler bakteri formunda yüksek konsantrasyonlarda yaşam belirtisi göstererek mililitre su başına 10 bin bakteri yoğunluğuna ulaşmıştır. Güney Kutbu’ndan birkaç yüz mil uzaklıkta bulunan bu gölün küresel standartlara göre yüksek olmayan fakat bir buzul altı gölü için olağanüstü yüksek olan antik karbon birikintileri ile beslendiği tahmin edilmektedir. Bu birikimler yaşam yoğunluğunu da destekler.

  • Keşfedilen Meteoritler

Antarktika donmuş bir yer olduğu için dünya dışından gelen ‘eserler’ için muhteşem bir muhafaza alanıdır. Oraya düşen meteorlar ve meteoritler dünyanın diğer bölgelerindekilere benzemezler.

Antarktika’da bulunan kondritik meteorlardaki sulu mineral kristallerinin içindeki yeryüzü öncesi suları antik güneş sisteminin doğasının keşfedilmesinin anahtarıdır. Antarktika’nın muhafaza edilmeye uygun soğuk havası, bölgede aşındırıcı kumların yer almaması ve bitki örtüsü bulunan meteorların üzerinde çalışmak için çok iyi durumda olmasını sağlıyor.

  • Antartika Rüzgarları

Antarktika’da araştırmacılar dışarı çıkarken doğru bir korunma yöntemi izlemezlerse hava ölümcül olabilmekte. Antarktika’daki soğuk hava çok yüksek bir yoğunluğa sahiptir. Soğuk hava kıtanın donmuş olan iç kısmından başlar ve kıyıdaki yamaçlardan büyük bir hızla eser. Bu hız saatte 320 kilometreye varan rüzgarlar oluşturur. Bu rüzgâr çeşidine katabatik rüzgâr denir. Atmosferdeki soğuk havanın 10 bin metrelik dikey alçalması katabatik rüzgârı meydana getirir.

  • Suları Kan Kırmızısı Olan Göl

antarktika-3

Bu enteresan doğa olayı ilk kez 1911 yılında Doğu Antartika bölgesinde ortaya çıkıyor. Taylor Buzulu’nun normalde bembeyaz olan suları kırmızıya dönmeye başlamıştı. Bilim insanları çeşitli teoriler üretseler de yıllarca bu kırmızı suyun kaynağı bulunamadı. Ta ki 2017 yılında nedeni bulunana kadar… Bilim insanlarına göre kan rengi görünümünde olan bu su, buzulun içinde yer alan bir buzul altı gölünden geliyordu. İçerisinde yüksek miktarda tuz ve oksitlenmiş demir bulunduğu için bu buzul altı gölünün suları, oksijen ile temas ettiğinde renk değiştiriyor ve kan rengini alıyordu. 78 kilometre uzunluğu bulunan ve 1,8 km boyunca alçalan bu göle ‘Kan Şelalesi’ adı verildi.

  • Dünyanın En Kuru Çölü

Antartika iklim yönünden adeta mutsuzluğun açıklaması gibidir. Çok miktarda su içermesine rağmen iklimin dağılışında tamamen dondurulmuş birçok devasa bölge vardır. Bu nedenle Antarktika bir çöl olarak tanımlanır. Hem de dünyanın en büyük ve en kuru çölü olarak açıklanır. Örneğin Sahra Çölü bile son birkaç milyon yıldır hiç yağmur görmemiş Antarktika vadilerinden bile daha ıslaktır.

  • Ürkütücü Çatlaklar

antarktika-2.jpg

Her ne kadar öyle görünse de Antarktika’nın yüzeyi dümdüz değildir ve sadece buzdan oluşmamaktadır. Zeminde göz kamaşması ve uçsuz bucaksız buzdan ötürü pek de belirgin olmayan çok büyük yarıklar mevcut. Ayağınızı zemine attığınızı zannederken hiç farkında olmadan yüzlerce metre derinlikteki yarıklara düşme ihtimali vardır. Bu devasa yarıklar kıtayı yarıyor fakat gözle görülemiyorlar.

  • Dünyanın Karadaki En Derin Noktası

Ürdün-İsrail sınırındaki Ölü Deniz’in kıyısı bugüne kadar kara üzerinde bilinen en derin noktaydı. Ancak Antarktika’da yapılan araştırmalar bunun aslında öyle olmadığını kanıtladı. Beyaz kıtada öyle bir yer var ki derinliği okyanustaki vadilerle yarışıyor. Karalar üzerindeki en derin nokta, Antarktika’da bulunan Denman Buzulunun altında tespit edildi. Bu çukur aslında beyaz kıtanın zeminini inceleyen yeni bir harita çalışması esnasında bulundu. Buzla dolu kanyonun derinliğinin su seviyesinin altında 3,5 kilometreye iniyor. Kara üzerinde bu derinliğe yaklaşabilen başka bir çukur mevcut değil. Sadece okyanus altındaki bazı noktalar bundan daha derin olabiliyor.

  • Antarktika’nın İnsanla Tanışması

antarktika-1.jpg

Antarktika çok eskilerde sadece bir hayalden ibaretti. Teknolojinin henüz oraya yolculuk yapacak ya da araştıracak kadar gelişmediği çağlarda “Terra Australis (Güney Ülkesi)” olarak adlandırılan ve varsayımlara dayalı bir yerdi. Kıta, 1820 yılında bir Rus seferi sırasında ilk kez insanlık tarafından keşfedildi. Antarktika’da kaydedilen ilk insan adımı ise 1821 yılında Connecticut’taki evinden Antarktika’nın kıyılarına ulaşan balıkçı John Davis’e aittir.

  • Antarktika’da Doğan İlk Kişi ve Medeniyet

7 Ocak 1978’de Arjantin Esperanza Üssü’nde doğan Emilio Marcos Palma kıtada doğan ilk birey olma özelliği taşır.

Modern insanlar Antarktika’da çok önemli adımlar atıp çalışmalar yaptılar. Arjantin, Antarktika Yarımadası’nda Esperanza Üssü (Umut Üssü) olarak bilinen donmuş kıtada çok çeşitli araştırma faaliyetlerinin yürütülebileceği tam teşekküllü bir kasaba kurdu.

Diğer kasaba ise Şili tarafından kurulan ve Kral George Adası’ndaki Villa Las Estrellas. Bu kasaba ise Antarktika Yarımadası’nın hemen dışında yer alır.  Bunlar Antarktika’nın sadece iki sivil şehri. Buradaki sakinlerin çoğu genelde üç ila altı ay sadece yaz sezonu için kalırlar. Kış geldiğinde buradan ayrılırlar. Çünkü kışın buraya gelmek ve burada yaşamak imkansızdır.

 

Yorum ekle