İstanbul Boğazı’ndan geçerken yalılara bakıp da hayallere dalmayanımız yoktur. Hikayeleri ile bizi kendisine çeken, büyüleyici duruşu ile en güzel İstanbul yalıları hangileri birlikte keşfedelim.
İçindekiler
İstanbul Yalıları
İstanbul yalıları ile yakından ilgili olan ünlü yazar Abdülhak Şinasi Hisar şöyle diyor: “Eski Büyük yalılar Osmanlı İmparatorluğu’nun küçük birer minyatürü gibiydiler. Dadı Çerkez, bacı Afrika kökenli, hizmetçi Rum, evlatlık Türk… Müslüman-Hristiyan bu unsurlar, bir çatı altında toplanarak imparatorluk içindeki durumu burada devam ettirirlerdi.” Ne kadar da haklı öyle değil mi? Mimarisi ve görkemiyle Boğaz’dan geçenleri imrendiren İstanbul yalıları yüzyıllardır ayakta kalmayı başarıyor. Bunun yanı sıra en pahalı evler arasında olan yalılar her daim gündemimizden eksik olmuyor. Nitekim onlardan biri Zeki Paşa Yalısı. Dünyanın en pahalı 10 evi arasına girmeyi başaran bu şaheser bizleri hep fiyatı hem de mimarisi ile hayrete düşürüyor.
İstanbul’un birbirinden güzel tarihi yalılarını keşfetmek için bir araca ihtiyacınız varsa, Yolcu360’ın İstanbul araç kiralama seçeneklerini inceleyebilir ve ideal aracınızı dakikalar içerisinde kolaylıkla kiralayabilir, İstanbul yalılarını gezebilirsiniz.
İstanbul’daki En Güzel 10 Yalı
Görkemli duruşları, benzersiz hikayeleri ve yaşanmışlıkları ile İstanbul’daki en güzel 10 yalıyı listeliyoruz.
-
Esma Sultan Yalısı
Ortaköy sahilinde yer alan Esma Sultan Yalısı, İstanbul’daki en güzel 10 yalıdan biri. 900 metrekarelik alana inşa edilen yalının bahçesi ise 4.000 metrekaredir. Neo-klasik mimarinin benzersiz örneği Esma Sultan Yalısı’nda kullanılan yapı malzemeleri de diğer yalılardan farklıdır. İsmini Abdülaziz’in kızı Esma Sultan’dan alan yalı adeta Boğaz’ın incisi gibidir. Ortaköy Cami’nin hemen yanında bulunan yalının mimarı Sarkis Balyan’dır. Dönemin devlet adamlarından olan Çerkes Mehmet Paşa ile izdivacı neticesinde Esma Sultan’a düğün hediyesi olarak takdim edilmiştir. 1915 yılına kadar devletin mülkü olan yalı, 1918 yılından itibaren Rum okulu haline gelmiştir. 1999 yılına gelindiğinde ise cam ve çelik malzemeler kullanılarak restore edilen Esma Sultan Yalısı, 2001 yılı itibari ile birbirinden farklı organizasyona ev sahipliği yapmıştır.
-
Fehime Sultan Yalısı
Esma Sultan Yalısı ile Boğaz Köprüsü arasında bulunan Fehime Sultan Yalısı’nın duvarlarını görebilirsiniz. Diğer ismi olan “Gazi Osman Paşa Yalısı” olarak da biliniyor. Plevne Savaşı kahramanı Osman Paşa’ya ithafen yaptırılmıştır. 1883 yılında II. Abdülhamid tarafından Osman Paşa’ya hediye edilmiştir. Yıllar sonra Osman Paşa’nın oğlu Kemalettin Paşa, Naime Sultan ile evlenince yalının ismi değişmiş ve günümüze kadar Naime Sultan Yalısı olarak anılmaya devam etmiştir. 2003 yılında çıkan yangın sonucu harap olan yalı gerekli restorasyonlar yapıldıktan sonra tekrar halkın ziyaretine açılmıştır.
-
Yılanlı Yalı
Aşiyan Parkı ile Rumeli Hisarı arasında bulunan Yılanlı Yalı, Osmanlı döneminden kalma en beğenilen yalılardan biri. Klasik Dönem sivil mimari örneklerinin en güzeli Yılanlı Yalı, taş duvar üzerine ahşap olarak inşa edilmiştir. Peki ismi neden Yılanlı Yalı? Rivayete göre II. Mahmut bir gün Boğaz turuna çıkıyor. O sırada bu yalıyı görür görmez çok beğeniyor. Musahip Said Efendi’den yalının kime ait olduğunu öğreniyor. Fakat Musahip Said Efendi kurnaz çıkıyor. Kendisinin de gözü olduğu için II. Mahmut’a yalının yılanlı kayalıklar üzerine inşa edildiğini söylüyor. Hatta sırf bu yüzden yalı içerisinde sürekli yılanların gezdiğini söylüyor. Bunu duyan Sultan II. Mahmut, yalıyı almaktan vazgeçiyor. Yüzyıllar boyunca da yalının adı Yılanlı Yalı olarak anılıyor.
-
Ahmet Mithat Efendi Yalısı
19. YY’da inşa edilen Ahmet Mithat Efendi Yalısı, Beykoz’da. Edebiyatımızın Tanzimat Dönemi yazarlarından olan Ahmet Mithat Efendi, kendisinden sonraki pek çok yazara da ışık tutmuş. “Yazı makinesi” unvanı ile üretkenlik konusunda açık ara önde geliyordu. 1892 yılında satın aldığı bu yalı da onun hayal dünyasına katkı sağladı. Tüm yalıyı yıktırıp baştan aşağı yeniden inşa ettiren Ahmet Mithat Efendi, neo-klasik mimariye sadık kalmayı başardı. Vefatına kadar burada yaşayan ünlü sanatçı yıllarca İstanbul’daki en güzel 10 yalıdan birinin sahibi olarak da tanındı.
-
Huber Köşkü
Tarabya’da bulunan Huber Köşkü günümüzde Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılıyor. Yaklaşık 34.000 metrekarelik bir arazide konumlanıyor. Art nouveau mimari görünüşünü benimseyen köşk İstanbul yalıları arasında. Bunun yanı sıra Çin, Hint, İran, İslam, ve Osmanlı motifleri bir arada kullanılıyor. Yalının ismini Alman Mauser ve Krupp silah şirketinin temsilcisi Huber’den alıyor. Aynı zamanda Huber Köşkü, Almanya-Osmanlı ittifakının da önemli bir sembolü kabul ediliyor. 1985 yılında kamulaşan köşk Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne tahsis edilmiştir.
-
Yusuf Ziya Paşa Köşkü
Namı diğer Perili Köşk. Sarıyer’de bulunan Yusuf Ziya Paşa Köşkü, Perili Köşk adıyla da biliniyor. Yaklaşık 5.000 metrekarelik bir alana yayılıyor. Yapımına 1910 yılında başlanıyor. Köşkün ilk sahibi olarak Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın başyaveri Yusuf Ziya Paşa’yı biliyoruz. Nitekim ismi de buradan geliyor. Fakat 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı sebebi ile yalının inşaatı yarım kalıyor. Yalnızca giriş katı ve üst katları yapılamayan köşkün adı ilerleyen yıllarda bu sebepten “Perili Köşk” olarak anılmaya başlıyor.
-
Said Halim Paşa Yalısı
Yalının ön kısmında yer alan aslan heykelleri sebebiyle Aslanlı Yalı olarak da biliniyor. Said Halim Paşa Yalısı, Neo-klasik tarzda inşa edilmiş İstanbul yalılarından biri. Sade dış görünüşünün aksine iç dekorasyonundaki Arabesk unsurlar sebebiyle Arap saraylarını da andırıyor. Nitekim haremlik ve selamlık bölümlerinin bile olması bu ihtimali güçlendiriyor. Pek çok kez el değiştiren yalının sahiplerinden biri de Said Halim Paşa imiş. 1995 yılında gerçekleşen yangın sonrasında restorasyon çalışması yapılmış. 2002 yılında tamamlan yalı günümüzde düğün, toplantı gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.
-
Sadullah Paşa Yalısı
1800’lü yıllardan önce yapıldığı bilinen Sadullah Paşa Yalısı, günümüze kadar kendisini korumayı başarmış. Çengelköy’de yer alan bu ahşap yapının ilk sahibi Darüssade ağası Mehmet Ağa olarak biliniyor. Yalının dış görünüşü geleneksel mimarimizin izlerini taşıyor. İçi ise barok tarzı işlemelerle dikkat çekiyor. Selamlık kısmı yıktırılan yalının, şimdilerde harem kısmı kullanılıyor. Sadullah Paşa Yalısı’nın orta kısmında yer alan büyük kubbeli bir sofa var. Bütün odalar ise bu sofaya açılıyor.
-
Recaizade Mahmut Ekrem Yalısı
Hepimiz Recaizade Mahmut Ekrem’i Araba Sevdası eseri ile tanıyoruz. Kendisi Serveti Fünun döneminin ünlü yazarı. Bu yalı aynı zamanda edebiyatımızın ünlü isimlerinin bir araya gelip, toplantılar yaptığı “Yazarlar Yalısı” olarak da biliniyor. Edebiyata yön veren, şiirlere ahenk getiren muazzam İstanbul havası ile Boğaz’ın en güzel yalılarından biri. Zamanla başka amaçlar için de kullanılan güzelim yalı Recaizade Mahmut Ekrem’in ölümü ile birlikte başka bir çiftin himayesine geçiyor.
-
Kont Ostrorog Yalısı
Kont Ostrorog, İslam Hukuku üzerine yaptığı çalışmaları ile bilinen bir bilim insanıdır. 1900’lü yıllarda Osmanlı Devleti’ne gelen Kont Ostrorog, Adliye Nezareti’nde hukuk ve sadaret müşavirliğinde bulunmuştur. Bunun yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu Hukuk Danışmanı unvanını da sahiptir. 19. YY’ın başında inşa edildiği tahmin edilen Kont Ostrorog Yalısı, neo-klasik mimarinin en güzel örneklerinden biridir. Dışarıdan iki yalı birleşmiş gibi. Bunun yanı sıra Kont Ostrorog Yalısı’nın harem ve selamlık bölümleri de farklı çizgilere sahiptir. İç dizayn Avrupai bir imza taşırken, dış görünüşü yerli yapıda. Tıpkı 19. YY Fransız yapılarındaki moda anlayış gibi.
Add comment