Patriça Koyu ya da Patriça Plajı olarak anılan bu muhteşem tatil noktasından henüz yolunuz geçmediyse rotanıza yeni bir güzergah eklemeye hazır olun.
Cunda Adası’nda kalabalıktan kurtulmak isteyenlerin ilk adreslerinden olması gereken, huzuru içinize çekeceğiniz mükemmel bir adresten merhabalar 🙂 Yollarının bile henüz asfalt yapılmadığı, arabayla 50 km hızın üstüne çıkamadığınız sağ tarafınızda deniz, sol tarafınız zeytin ağaçlarıyla çevrili toprak bir yoldan bahsediyoruz 🙂 Tabi bu yola ulaşmak için Yolcu360’tan kiralık araç fiyatlarına bakıp, araziye uygun bir araç seçmekte fayda var. İstanbuldan yola çıkıp gelecekseniz İstanbul araç kiralama seçenekleri uygun olabilir ya da Çanakkale merkez araç kiralama fiyatlarını değerlendirebilirsiniz.
Evet şimdi her okuduğunuz güzellikten sonra, anlattığımız yerleri gözlerinizi kapatıp hayallerinizde canlandırabilirsiniz. Ama hayallerinizde bile ayağınızda deniz ayakkabınız olsun. Aman deniz kestanelerine dikkat 🙂 Hazırsanız başlıyoruz 🙂
Patriça Koyu : Uçsuz bucaksız bir havuz
Evet doğru duydunuz Patriça Koyu tam anlamıyla uçsuz bucaksız koca bir havuz… Dalgasız, duru, sıcak ve asla derinleşmeyen 🙂 “Asla derinleşmeyen derken?” Dediğinizi duyar gibiyiz 🙂 Denizin içinde yaklaşık 5,6 dakika yürüdükten sonra yüzebileceğiniz derinliğe yaklaşıyorsunuz. Bu sebepten Ayvalık’ın deli soğuk sularından farklı olarak buranın suyu oldukça sıcak 🙂 Denize ilk adımınızı attığınız anda deli şaşıracaksınız. Bu kadar sıcak suya daha önce girmediğinize eminiz 🙂 Ancak derinleştikçe normal ısıya gelmeye başlıyor. Denizin dibi kum olduğu için çok rahat yürüyorsunuz. Farklı bir terapi yöntemi gibi resmen 🙂
Buranın ilerisinde 2 tane işletme bulunuyor. Rahat bir gün geçirmek isteyenler bütçelerine göre bu ikisi arasında seçim yapabilirler. Deniz içinde bulunan localar, şezlonglar, sandalye ve masalar… Hepsi sizi fazlasıyla mutlu edecek türden. Ama en mutlu edici şey bu iki işletme bile buranın o bakir havasını ve doğallığını bozamamış.
İşletmelerde olmak yerine bizim gibi koyun istediğiniz yerine kamp sandalyelerinizi atıp keyif sürebilirsiniz 🙂
Güvercin Adası
Patriça Koyu’nun tam ortasında bulunuyor bu ada. Zaten görmemek imkansız… Üzerinde eski yıkık bir manastır görüyorsunuz… Merakla acaba orası ne olabilir diye düşünürken hikayesini dinlemekse ekstra heyecanlandırıyor insanı. Malum deniz, yıllar öncesinde çok fazla korsan barındıran sularmış buralar.
Bu korsanlar yaşlandıklarında günahkar bir şekilde ölmesinler diye bu manastıra getirilip hem bakımları yapılıyor hem günahlarından arındırılıyorlarmış. Zaten korsan olan ve denizde hayatlarını sürdüren insanlar için sanırım kalması en güzel yer 🙂 Bize de şuan da bu güzel manzaraya karşı yüzmek kalıyor.
Patriçalı Ramo
Sizi Patriça Koyu’nu Patriça Koyu yapan adamla tanıştırmak isteriz. Patriçalı Ramo 20 yıl önce daha buralarda hiçbir şekilde hayat yokken gelen ve ikametgahı Patriça’da olan ilk ve tek kişi. Sakin bir hayatı seçen şahsına münhasır çok farklı bir adam.
O kadar farklı ki buralarda yalnızlıktan bir süre tilkiyle arkadaş olmuş ve uzunca bir süre onu beslemiş 🙂 Kendisi ve arkadaşlarıyla oturup saatlerce sohbet edip bir şeyler yiyip içme fırsatımız oldu ve o eğlenceli anılarıyla geçen sohbet hiç bitmesin isterken saatin sabah 4 olmasıyla kalktığımız bir gece geçirdik 🙂
Yaz Kış bir şekilde burada hayatını sürdürmeye çalışan Ramo ile tanışabilir ve yaptığı kantaron yağlarından da alıp destek olabilirsiniz. Burada çadırıyla ya da karavanıyla kalmak isteyenlere ise küçük bir Elit Fukara tüyosu 🤗 Ramo her gün denizden balık tutuyor ve buzluğunda köfte bulunduruyor. Patriça Koyu’nda mangal yapmak isterseniz Ramo en büyük kurtarıcınız olabilir.
Patriça Koyu’nda terlik ya da ayakkabınızı kaybederseniz korkmayın. Ramo’nun yaptığı terlik ağacında seneler sonra gelseniz bile bulabilirsiniz 🙂
Malesef ramoyu kaybettik🥲