Tarihi yarımada şüphesiz İstanbul‘un birinci sıradaki cazibe merkezi. Kökleri çağlar öncesine kadar uzanan bu kadim kentin kalbi ve merkezi konumundaki bu bölge, özellikle İstanbul’a şehir dışından gelenler için en önemli uğrak noktası.
İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden birisi. Bu şehri bir uçtan bir uca gezmek için günler haftalar yetmeyebiliyor. Yolcu360‘tan kiralayacağınız araçla, şehir turunuza bulunduğunuz semtten ya da havalimanından başlayabilirsiniz. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı araç kiralama fiyatlarına bir göz atmadan yola çıkmayın. Tarihi yarımadaya Yenikapı-Aksaray civarından da girebilirsiniz ya da Beşiktaş-Karaköy üzerinden gelerek de ulaşabilirsiniz.
Tarihi yarımada turu ilk durak: Beyazıt
Ben İstanbul’da her milletten insanı görebileceğim Laleli’den Sultanahmet arasındaki caddeden giriş yaptım. Beyazıt camiyi fotoğrafladıktan sonra hemen yakınındaki Çorlu’lu Ali Paşa Medrese’sini ve camisini gezdim.
Medresenin içinde Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdüllaziz‘in ve aile eşrafının mezar ve sandukalarını ziyaret ettim. Medresenin bahçesinde ise şair Ziya Gökalp ve 1909 yılında şehit edilen ilk basın şehidi Hasan Fehmi’nin mezarlarını görmek mümkün oldu.
Beyazıt’tan Sultanahmet istikametine doğru inerken Çemberlitaş’tan geçerken buradaki tarihi noktaları da görebilirsiniz. Bu sebeple kesinlikle yaya inmenizi tavsiye ederim. Bir diğer seçenek de Kapalıçarşı.
İstanbul araba kiralama için İstanbul Kadıköy araç kiralama seçenekleri için tıklayınız.
Kapalıçarşı
Beyazıt’tan aşağı inerken Kapalıçarşı’nın içinden geçmek isteyenler dikkat. Eğer ilk defa tarihi yarımada turuna çıkmışsanız, Kapalıçarşı içerisinden geçtikten sonra kendinizi birden Eminönü’nde bulabilir ve Sultanahmet Meydanı’ndan uzaklaşabilirsiniz. Bu sebeple Kapalıçarşı turunuzu kendinizi dükkanların ışıltısına çok fazla kaptırmadan yapmanızı tavsiye ederim.
Araç kiralama İstanbul için İstanbul Zincirlikuyu araç kiralama için tıklayınız.
Sultanahmet ve Ayasofya
Şansıma da bugün Avrasya Maratonu’na denk gelmek günümü renklendirdi. Sultanahmet meydanını dolaştıktan sonra öncelikle Ayasofya’yı ziyaret ettim. Ayasofya’ya giriş 30 TL ama en mantıklısı Müze kart çıkarmak yeterlidir. Ayasofya her ziyaret edişimde beni bir kez daha büyülüyor.
Dünyanın en eski katedrali unvanını taşıyan Ayasofya, “ilk kez Ortodoks kilisesi olarak inşa edilip, Latin imparatorluğu zamanında Katolik Kilisesi, Osmanlı döneminde cami ve 1935 yılından itibaren müze olarak hizmet vermektedir.” 15 yüzyıl boyunca ayakta kalan mimarlık dehası olan Ayasofya İstanbul’da dolaşılacak değerlerin başında gelir.
Ayasofya’nın hemen karşısındaki 1609-1616 yıllarında Sultan 1.Ahmet tarafından yapılan Sultanahmet Cami dolaşılabilir. Caminin mavi, beyaz ve yeşil renkli İznik çinileri ile bezendiği için ve kubbelerin altındaki mavi işli çinilerden dolayı mavi cami olarakta bilinir. Sultanahmet cami ülkemizin ilk 6 minareli cami olması özelliğini de taşımaktadır. Cami aynı zamanda geçmiş dönemlerde medrese olarak da hizmet vermiştir. Burayı ziyaretten sonra yine Osmanlı Döneminde büyük öneme sahip Topkapı Sarayı’nı gezdim. Saraya giriş Müze kartınız varsa ücretsiz giriş yapabilirsiniz.
Tarihi yarımada turu yapacaklara bir tavsiye, hazır Ayasofya’ya kadar gelmişken mutlaka hemen yanı başındaki Yerebatan Sarnıcı’nı görmeden geçmeyin. Yerebatan, Bizans mimarisinin en mistik kalıntılarından biri olma özelliğini taşıyor. Sarnıç içerisindeki ters duran Medusa başını mutlaka görün. Her yıl binlerce turist sırf bu eseri görmek için tarihi yarımada turuna katılıyor.
İstanbul oto kiralama için İstanbul Havalimanı araç kiralama olanakları için tıklayınız.
Topkapı Sarayı
Geldik tarihi yarımada turunun en özel noktalarından bir diğerine, Topkapı Sarayı Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıllık tarihinin 400 yılının burada geçmesi sarayın aslında önemini anlatmakta. Fatih Sultan Mehmet’in 1465 yılında sarayın yapımını başlattığı sarayın yapımı 13 yıl sürmüş.
Topkapı sarayına gireceğiniz kapı Bab-ı Hümayun’dur, yani Saltanat kapısıdır. Buradan girdiğiniz anda 1. avluda sizi karşılayan Aya İrini kilisesi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Muhteşem mimarideki kiliseye giriş ücreti için 20 TL ödedim, müze kart geçerli değil maalesef. Buradan 1. Avludan (Alay Meydanı) geçerek Bab-üs Selam’a yaklaşık 250-300 metre yürünmesi gerekmektedir. Sırasıyla Alay Köşkü, Divan-ı Hümayun ( Kubbealtı), Silahlar Seksiyonu, Saray Arşivi, Mutfaklar, Enderun Havlusu, Arz odası, Fatih Köşkü, Has oda koğuşu ( Kutsal Emanetlerin olduğu oda), Sünnet odası, Revan Köşkü, İftariye Köşkü, Kara Ağalar Taşlığını ziyaret ettim.Harem dairesine ise ekstra ücret istendiği için hem de sıra olduğu için girmek istemedim.
Araba kiralama İstanbul seçeneklerinden yararlanarak, İstanbul araç kiralama opsiyonlarını tercih edebilirsiniz.
Eminönü Yeni Cami
Tarihi yarımada turumda saraydan çıktıktan sonra Karaköy’den yürüyerek Eminönü’ndeki Yeni Cami’yi (Valide Sultan Cami) gördüm. Cami 1597 yılında yapılmaya başlanmış, 1665 yılında tamamlanmış. Ülkemde mimarisini sevdiğim camilerden biridir.
Tarihi yarımada turuna çıkacaklara bir not. Sultahmet’ten Eminönü’ne geçmeden önce navigasyonla kolayca bulabileceğiniz Tarihi Cağaloğlu Hamamı’na da bir göz atmak isteyebilirsiniz. Hatta keyfine düşkün olanlar bir hamam sefası da yapmak isteyebilir.
Eminönü civarında tarihi yarımada turunun önemli duraklarından bir diğeri olan Mısır Çarşısı da kolayca ulaşabileceğiniz bir istikamette. Buradan çeşitli baharat, tatlı ve hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.
Taksim İstiklal Caddesi
Rotamı bu sefer İstanbul’a her gelişimde yürümekten keyif aldığım yerlerden biridir İstiklal caddesine düşürdüm.
İstiklal caddesinden Galatasaray Üniversitesine giderken yol üstündeki İstanbul’un en büyük Katolik Kilisesi olan St. Antuan Katolik kilisesini gezdim.
1906 yılında gotik mimarisi ile yapılan kilise kırmızı tuğla yapısı ile dikkat çekmektedir. Kilisenin bahçesinde ise 23.Papa Ioannes’in heykeli bulunmaktadır. Kilisenin içindeki Vitray süslemeleri, mozaiklerin dizaynı harika tasarlanmış. İstanbul’a yolu düşenler mutlaka uğramalısınız.
Galata Kulesi
İstiklal caddesinde yürüyerek Galata’ya indim. Galata Kulesi 29 Mayıs 1453 yılında Cenevizliler anahtarı Fatih Sultan Mehmet’e teslim etmişler. Yığma taşlardan yapılan kuleden İstanbul’u panoramik seyretmenin keyfini yaşayabilirsiniz.
Akşam karanlığı çökmeye başlayınca ayaklarımın ne kadar yorulduğunu hissettim. Gün içinde tarihi yarımada turunda Beyazıt, Sultanahmet Meydanı ve Cami, Ayasofya, Eminönü Yeni Cami, Taksim St. Antuan Kilisesi ve Galata Kulesi’ni gezmek mümkün ancak bir zamanlar üç kıtanın yönetim merkezi olan bu şehir bir günde gezilerek bitirilebilecek gibi değil. Keşfetmeniz dileğiyle.
COOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK COOOOOOOOOOOOOOK TESEKKURLER BU GUZEL BILGI ICIN
TESEKKURLER BU BILGILER ICIN