Yolcu360 Blog
Araç Kiralama > Yolcu360 Blog > Gezi Rehberleri > Türkiye Gezi Rehberi > Gideros Koyu : Batı Karadeniz’de bir cennet sahili / Kastamonu

Gideros Koyu : Batı Karadeniz’de bir cennet sahili / Kastamonu

Gideros Koyu üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin sadece Ege ve Akdeniz sahillerinden ibaret olmadığını hatırlatan bir Karadeniz cenneti. Bu muhteşem doğa harikasını sizler için gezgin çiftimiz Merve ve Furkan gezdi gördü ve yazdı…

Saklı bir cennet: Gideros Koyu

Kastamonu’nun tam bir doğa harikası olduğunu duymuş ve hep gitmek istemiştik başka dünyalar serüvenine başladığımızdan beri. Geçen Kurban Bayramı’nda uzun tatili fırsat bildik ve Ordu’ya doğru aile ziyareti için yola çıktığımızda, Karadeniz sahil yolundan geze geze gitmeye karar verdik. Böylelikle hep görmek istediğimiz o meşhur Batı Karadeniz sahillerini de keşfedelim dedik. İyi ki de demişiz!

Yeni yeni tozunu atmaya başladığımız bu bölge, gerçekten de anlatıldığı kadar varmış. Yani buralar tam bir cennetmiş meğer. Kastamonu’nun Cide ilçesinde yer alan ve içinde ördeklerin yüzdüğü Gideros Koyu da bu güzelliklerden yalnızca bir tanesi.

Baştan şunu belirtelim. Gerçekten de Kastamonu’nun bir yanı sık ormanlarla kaplı ve bu bölümü “ayı çıkabülü, daş düşebülü” dedikleri kadar doğal yaşamın dibine vurmuş durumda. 🙂 Sahil ilçeleri ise tam tersine bir o kadar hareketli. Hepsi yaz aylarının vazgeçilmezi olmuş birer tatil kasabası.

İşte her iki yanında apayrı güzellikler sergileyen bu şehrin Cide ilçesindeki ruhu temizleme mekanı olan Gideros’u anlatacağız size. Önce biraz Gideros Koyu’nun kendi hikayesinden sonra da bizim Gideros Koyu deneyimimizden ve hissettiklerimizden bahsedeceğiz.

Gideros Koyu ’na Nasıl Gidilir?

Gideros Koyu’na ulaşabilmek için ilk olarak Kastamonu’ya gelmelisiniz. Batıdan geliyorsanız Cide’ye gelmeden, doğudan geliyorsanız ise Cide’yi biraz geçtikten sonra Gideros Koyu’na ulaşabilirsiniz. Tabelalar sizi yönlendirecektir. Yolcu360‘tan Kastamonu araç kiralama seçeneklerini değerlendirebilirsiniz.

Gideros Koyu ’nun tarihi

Karadeniz Bölgesi, sahip olduğu jeolojik yapı nedeniyle birçok koya ev sahipliği yapıyor. Doğanın mavi ve yeşili cömertçe sunduğu Gideros Koyu da onlardan biri. Burası öyle bir yapıya sahip ki ne Karadeniz’in hırçın dalgaları ne de sert esen rüzgar… Hiç biri yok burada. Koy inanılmaz sakin, denizi de fazlasıyla durgun. Hatta o kadar durgun ki kazlar, ördekler fink atıyor suyun üzerinde. ☺

Bölge, böyle bir doğal koruma alanı olması sayesinde, insanlığın dikkatini tarihin henüz ilk yapraklarında çekmiş. Gideros Koyu’na ilk yerleşimin 3500 yıl önce dönemin anaerkil topluluğu olan Amazon Kadınları tarafından yapıldığı düşünülüyor.

Yine korunaklı yapısı sebebiyle, korsanların da burayı kendilerine saklanma alanı olarak belirlediği de  söylenenler arasında. Ayrıca Karadeniz kıyılarında yapılan savaşlarda, gemiler hırçın dalgalardan ve düşmandan sığınmak için Gideros Koyu’na girip dinlenirlermiş.

Gideros’a inmeden önce, arabanızı kenara çekip manzarayı tepeden izlediğinizde ya da çekilmiş resimlerine baktığınız zaman hem bu söylenenleri daha iyi anlıyor hem de bir kez daha doğa ananın estetiğine hayran oluyorsunuz.

Gideros Koyu ’nda kamp

Gideros gerçekten de enteresan bir doğal oluşum. Koyun ortaya çıkmasını sağlayan iki nokta uzaktan bakıldığında neredeyse birbirine değecekmiş gibi duruyor. İşte o alanda su oldukça derin. Kıyılar ise fazlasıyla taşlı ve yamaçlar dik. Bu durumun ekstra getirisi ise insan elinin bu güzelliğe erişememesi olmuş.

Koskoca alanın bir ucunda derme çatma bir kamp alanı, diğer ucunda ise bir lokanta ile üç dört tane de ev var. Çok şirin, sakin ve enfes bir manzaraya sahip olan koy gerçekten de tam olarak kamp severlere hitap eden bir nokta.

Yalnız şu konuda uyarmakta fayda var. Henüz popülerliği çok fazla olan bir yer olmadığından ne kamp alanındaki tesisten ne de restorandan çok fazla bir beklentiniz olmasın. Her ikisi de derme çatma mekanlar. Hele ki kamp yeri temizlik konusunda gerçekten çok kötü. 🙁

Merve ve Furkan’ın Gideros Koyu deneyimi

Gelelim bizim Gideros Koyu keşfimize. Bayram tatili olmasının etkisiyle yoğun trafikten dolayı 6 saatlik yolu 12 saatte gitmiş, öğle saatlerinde orada oluruz sandığımız Gideros’a akşam hava karardığında varabilmiştik.

Üstüne bir de Gideros’ta ilk kez çadır kuracak ve İlk kamp deneyimimizi yaşayacaktık. Ancak biraz sokak ışıklarının, biraz ay ışığının aydınlattığı koy, gece bile öyle güzeldi ki deneyimsiz olmanın getirdiği tedirginlik bile vız geldi tırıs gitti. 🙂

Velhasıl, tam denizin önüne, elimizde fenerlerle çadırımızı kurduk. Sonrası ise nasıl mıydı? Elimizden geldiğince tasvir etmeye çalışalım: Önümüzde eski püskü bir tahta masa, yanı başımızda boyaları kalkmış bir kayık, tepemizde ışıl ışıl yıldızlar (galiba hiç görmediğimiz kadar çoktular) ve karşımızda yıldızların ışığını kendine yakamoz yapıp süslenmiş harika bir deniz…

İşte böyle harika bir atmosferdi onca yorgunluğun üzerine izlediğimiz. Gece temiz bir uyku çekip sabah uyandığımızda gördüğümüz ilk şey ise masmavi bir denizdi. Yani sabahki manzara ayrı mükemmeldi.

Uzun lafın kısası, özellikle doğa severlerin, Gideros Koyu’nu görmelerini, orada kamp atıp kafa dinlemelerini kesinlikle tavsiye ediyoruz.

Yolcu360 Blog

1 comment