İçindekiler
- 1 İstiklal Caddesi
- 2 Taksim Meydanı
- 3 Ayasofya Cami
- 4 Sultanahmet Cami
- 5 Dikilitaş
- 6 Yerebatan Sarnıcı
- 7 Kız Kulesi
- 8 Galata Kulesi
- 9 Topkapı Sarayı
- 10 Mısır Çarşısı
- 11 Yedikule Zindanları
- 12 İstanbul Akvaryum
- 13 Gülhane Parkı
- 14 St. Antuan Kilisesi
- 15 Kapalı Çarşı
- 16 İstanbul Arkeoloji Müzeleri
- 17 Pierre Loti Tepesi
- 18 Eminönü Cami/ Yeni Cami
- 19 Rumeli Hisarı
- 20 Belgrad Ormanı
- 21 Büyükada
- 22 Aya Yorgi Kilisesi
- 23 Mihrimah Sultan Cami
- 24 Haydarpaşa Garı
- 25 Kadıköy Boğa Heykeli
- 26 Cağaloğlu Hamamı
- 27 İstanbul Oyuncak Müzesi
- 28 Heybeliada
- 29 Jale Kuşhan Balmumu Heykel Müzesi
- 30 Eminönü
- 31 Fethi Paşa Korusu
- 32 Selimiye Kışlası
- 33 Fatih Cami
- 34 Aşiyan Müzesi
- 35 Atatürk Arboretumu
- 36 Süleymaniye Cami
- 37 Dolmabahçe Sarayı
- 38 Beylerbeyi Sarayı
- 39 Çemberlitaş Sütunu
- 40 Pera Müzesi
- 41 Yıldız Sarayı
- 42 Galataport
- 43 1453 İstanbul Panorama Müzesi
- 44 Galata Köprüsü
- 45 Eyüp Sultan Cami
- 46 Çamlıca Tepesi
- 47 Rahmi Koç Müzesi
- 48 Miniatürk
- 49 Laleli Taşhan
- 50 Bağdat Caddesi
- 51 Aya İrini Müzesi
- 52 Ortaköy Camii
- 53 Ahrida Sinagogu
- 54 Türk ve İslam Eserleri Müzesi
- 55 Adile Sultan Sarayı
- 56 Emirgan Korusu
- 57 Polonezköy Tabiat Parkı
- 58 Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi
- 59 Nişantaşı
- 60 Balat
- 61 Garipçe
- 62 Anadolu Kavağı
- 63 Caddebostan Sahili
- 64 Kınalıada
- 65 Burgazada
İstanbul’da Gezilecek Yerler
İstiklal Caddesi
İstanbul’un en ünlü caddelerinden biri olan İstiklal Caddesi, Taksim Meydanı’ndan başlayarak Galata Kulesi’ne kadar uzanan 1,4 kilometrelik bir yürüyüş yolu olarak bilinir. Cadde, her yıl milyonlarca insanın ziyaret ettiği ve İstanbul’un kalbinin attığı yerlerden biridir.
İstiklal Caddesi, 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiştir. Caddenin ilk adı, o dönemde yaşayan avrupalıların deyişiyle Grand Rue de Pera idi. İstanbul’un o dönemki Fransız ve İngiliz nüfusunun bulunduğu bir bölge olan Pera’da bulunduğu için bu adı almıştır. Daha sonra caddenin adı İstiklal Caddesi olarak değiştirilmiştir. Caddenin mimarisi, döneminin izlerini taşır. Caddede yer alan alışveriş merkezleri, butik mağazalar, kafeler, restoranlar, pub’lar ve gece kulüpleri, İstanbul’un en popüler yerleridir. İstiklal Caddesi, aynı zamanda her yıl düzenlenen birçok festival ve etkinliğe de ev sahipliği yapar. Bunlar arasında İstanbul Caz Festivali, İstanbul Film Festivali ve İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali gibi etkinlikler yer alır.
Taksim Meydanı
Taksim Meydanı, İstanbul’un en popüler ve merkezi meydanlarından biridir. Taksim Meydanı, Beyoğlu ilçesinde, İstanbul’un Avrupa Yakası’nda yer almaktadır. Taksim Meydanı, İstanbul’un modern ve hareketli yaşamının simgelerinden biridir. İstanbul’da gezmek isteyen herkes, Taksim Meydanı’na en az bir kere uğramalıdır. Meydan, İstiklal Caddesi’nin başlangıcında yer almaktadır.
Taksim Meydanı’nın adı, Taksim Maksemi’nden almaktadır. Taksim Meydanı, Türkiye’nin en büyük meydanlarından biridir. Meydan, İstanbul’un önemli bir tarihi ve kültürel simgesi olarak kabul edilir. Taksim Meydanı, aynı zamanda İstanbul’da yer alan birçok tarihi ve kültürel yapının da yakınında yer almaktadır. Bunlar arasında Gezi Parkı, Atatürk Kültür Merkezi, Cumhuriyet Anıtı ve İstiklal Caddesi yer alır.
Ayasofya Cami
Ayasofya Camisi, İstanbul tarihi yarımadada yer almaktadır. Ayasofya, Bizans İmparatorluğu tarafından 6. yüzyılda kilise olarak inşa edilmiştir ve daha sonra Osmanlı İmparatorluğu tarafından camiye dönüştürülmüştür. Günümüzde ise cami olarak kullanılmaktadır. Ayasofya, mimarisi ve tarihi önemi nedeniyle dünya çapında tanınmaktadır. İstanbul’un en ikonik yapılarından biri olarak kabul edilir ve ziyaretçilerin büyük ilgisini çeker. Ayasofya, 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir.
Ayasofya, İstanbul’daki en büyük kiliselerden biridir ve inşa edildiği dönemde dünyanın en büyük kilisesi olarak kabul edilirdi. Kilise, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 532-537 yılları arasında inşa edilmiştir. Yapımında binlerce işçi ve usta çalışmıştır. Kilise, 900 yıldan fazla bir süre boyunca Bizans İmparatorluğu’nun ana kilisesi olarak kullanılmıştır. 1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’u fethi ile birlikte Fatih Sulta Mehmet tarafından camiye dönüştürüldü. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, camiye minareler ve diğer özellikler eklendi. Ayasofya, cami olarak 500 yıl boyunca kullanıldıktan sonra 1935 yılında müze olarak açıldı. 2020 yılında ise tekrar cami olarak açıldı. Ayasofya Camisi, İstanbul’da ziyaret edilmesi gereken önemli bir turistik mekandır. Tarihi ve mimari önemi, mozaikleri ve freskleri ile ünlüdür. Cami, İstanbul’un tarihindeki önemli dönüşümleri yansıtan ve birçok ziyaretçi tarafından hayranlıkla ziyaret edilen bir yapıdır.
Sultanahmet Cami
Sultanahmet Camisi, İstanbul’un en ünlü ve tarihi camilerinden biridir. Diğer adıyla Mavi Cami olarak da bilinen bu cami, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun büyük hükümdarı I. Ahmed tarafından yaptırılmıştır. Sultanahmet Camisi, birçok ziyaretçi tarafından ziyaret edilen ve hayranlık uyandıran Osmanlı mimarisinin en iyi örneklerinden biridir.
Cami, iç ve dış cephesiyle ünlüdür. İç mekanda, Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma mermer sütunlar ve güzel çini işleriyle süslenmiş büyük bir avlu vardır. Ayrıca, caminin içindeki muhteşem kubbeler, özel olarak tasarlanmış aydınlatmalar ve özel tasarımlı camları ile dikkat çeker. Sultanahmet Camisi, geleneksel İslam mimarisi özelliklerine sahiptir. Caminin ana kubbesi, İslam sanatında yaygın olarak kullanılan yüksek bir kubbe tarzındadır. Ayrıca, caminin minareleri ve duvarları, İslam sanatının diğer özelliklerini yansıtmaktadır. Caminin duvarları, el işçiliğiyle süslenmiş güzel çizimleri ve hat sanatı yazıları ile kaplıdır.
Sultanahmet Camisi, İstanbul’da ziyaret edilmesi gereken en önemli turistik yerlerden biridir. Osmanlı mimarisinin güzel bir örneği olan cami, İstanbul’un tarihini ve kültürünü yansıtan önemli bir yapıdır. Ziyaretçiler, caminin muhteşem mimarisini ve süslemelerini hayranlıkla izleyebilirler. Ayrıca, caminin yer aldığı Sultanahmet Meydanı’nda birçok turistik mekan ve tarihi yapı da yer almaktadır.
Dikilitaş
Dikilitaş, İstanbul’un tarihi yarımadadaki Sultanahmet Meydanı’nda yer alan ve Antik Roma döneminden kalan bir dikilitaştır. Orijinal adı “Theodosius Obelisk” olan Dikilitaş, Roma İmparatoru I. Theodosius tarafından 390 yılında İstanbul’a getirtilmiştir. Dikilitaş, 24.87 metre yüksekliğinde ve kırmızı asvan granit malzemeden yapılmıştır. Dikilitaş, tarih boyunca birçok yıkımdan kurtulmayı başarmıştır. İlk olarak, Bizans İmparatorluğu döneminde İmparator I. Theodosius tarafından restore edilmiştir. Daha sonra, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sultan III. Ahmet tarafından yeniden onarılmıştır.
Bugün, Dikilitaş, İstanbul’un en turistik yerlerinden biri ve Sultanahmet Meydanı’nın önemli bir simgesidir. Ziyaretçiler, Roma döneminden kalma bu tarihi anıtı görmek için sıklıkla Sultanahmet Meydanı’na gelirler. Ayrıca, Dikilitaş, çevresindeki diğer tarihi yapılar ve turistik mekanlarla birlikte ziyaret edilebilecek çok sayıda turistik seçeneği sunar. Dikilitaş, İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasını yansıtan önemli bir yapıdır. Antik Roma dönemine ait bu eski yapı, yüzyıllar boyunca birçok medeniyet tarafından korunmuş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Ziyaretçiler, bu muhteşem anıtı görmek için Sultanahmet Meydanı’na gelerek İstanbul’un tarihini ve kültürünü keşfedebilirler.
Yerebatan Sarnıcı
İstanbul tarihinin en eski ve en büyük sarnıçlarından biri olan Yerebatan Sarnıcı, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 6. yüzyılda inşa edilmiştir.
Sarnıcın yapım amacı, şehrin içme suyu ihtiyacını karşılamaktı. İnşaatı için 336 adet granit sütun kullanılmış ve bu sütunların hepsi farklı tasarımlarla süslenmiştir. Sarnıç, toplamda yaklaşık 100 bin ton su depolama kapasitesine sahiptir. Sarnıcın yapımında kullanılan sütunların büyük bir kısmı antik dönemden kalmadır ve özellikle Mısır’dan getirilmiştir. Sarnıcın içerisindeki sütunlarda farklı motifler ve kabartmalar yer alır. Özellikle Medusa başlıklı sütunlar, sarnıcın en dikkat çeken öğelerinden biridir. Yerebatan Sarnıcı, uzun yıllar boyunca unutulmuş ve yıkıntılar altında kalmıştır. Ancak 16. yüzyılda Hollandalı gezgin P. Gyllius tarafından keşfedilmiştir. Sarnıç, daha sonra Osmanlı İmparatorluğu döneminde restore edilmiş ve su depolama amacıyla kullanılmıştır. Bugün, Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un en popüler turistik mekanlarından biridir. Ziyaretçiler, bu tarihi yapıyı gezmek için uzun kuyruklar oluştururlar.
Kız Kulesi
Kız Kulesi, İstanbul Boğazı’nın güneybatısında, Üsküdar açıklarında yer alan tarihi bir kuledir. İstanbul’un sembolik yapılarından biri olan Kız Kulesi, tarihi ve mitolojik birçok hikayeye konu olmuştur. Kız Kulesi’nin tarihi M.Ö. 410 yıllarına kadar uzanır. İlk olarak, tarihte Üsküdar Kalesi olarak da bilinen bu ada üzerine Atinalılar tarafından bir kule inşa edilmiştir. Daha sonra, Roma İmparatoru Augustus döneminde, kule fener olarak kullanılmak üzere restore edilmiştir. Bizans İmparatoru I. Manuel döneminde, kule yıkılarak yeniden inşa edilmiş ve Bizans İmparatorluğu’nun ana surlarının savunmasında önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı döneminde Kız Kulesi, ilk olarak 1453 yılında Boğaz’ın fethinden sonra kullanılmıştır. Daha sonra, Osmanlı İmparatorluğu döneminde birçok kez restore edilerek farklı amaçlar için kullanılmıştır. Kule, bir gözetleme kulesi, bir karantina merkezi, bir navigasyon noktası, bir fener, bir radar istasyonu ve son olarak da bir restoran olarak hizmet vermiştir.
Bugün Kız Kulesi, turistlerin ilgisini çeken bir yerdir ve İstanbul Boğazı’ndaki en popüler turistik mekanlardan biridir. Kulede restoran, kafe ve hediyelik eşya dükkanı gibi birçok hizmet sunulmaktadır. Ayrıca, özel etkinlikler, düğünler ve doğum günü partileri için de kullanılmaktadır. Kız Kulesi’nin büyüleyici manzarası ve tarihi dokusu, İstanbul’un simgelerinden biri olarak hafızalarda yerini korumaktadır.
Galata Kulesi
Galata Kulesi, İstanbul’un en ünlü simgelerinden biri olan tarihi bir kule ve turistik mekanıdır. Yapımı 14. yüzyıla dayanır ve o dönemde Cenevizliler tarafından inşa edilmiştir. Kule, Karaköy semtindeki yüksek bir tepeye konumlandırılmıştır ve İstanbul Boğazı, Haliç ve tarihi yarımadanın nefes kesen manzaralarına sahiptir. Galata Kulesi, tarihi bir yapı ve turistik bir mekan olmasının yanı sıra, İstanbul’da birçok önemli olaya da tanıklık etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kule, yangınları önlemek için kullanılmıştır. Galata Kulesi’nin ziyaretçiler, tarihi kuleyi içeriden keşfedebilirler. Ziyaretçiler, tepesinde yer alan seyir terasından İstanbul’un nefes kesen manzaralarını izleyebilirler. İstanbul Boğazı, Haliç ve tarihi yarımadanın eşsiz manzaraları, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatır. Galata Kulesi, İstanbul’un en ünlü turistik mekanlarından biridir ve tarihi dokusu ve muhteşem manzaralarıyla ziyaretçileri cezbetmektedir. Eğer İstanbul’daysanız, Galata Kulesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Topkapı Sarayı
Tabiatın kucağındaki İstanbul’da, Osmanlı İmparatorluğu’nun kalbi olan Topkapı Sarayı hala ziyaretçileri hayran bırakmaya devam ediyor. Bu muhteşem yapı, 15. yüzyılın sonlarında Sultan Mehmed II tarafından inşa edilmiştir ve yaklaşık 400 yıl boyunca Osmanlı padişahlarının ikametgahı olmuştur. Topkapı Sarayı’nın içinde birçok farklı bölüm bulunmaktadır. Harem dairesi, sarayın en ünlü bölümüdür ve padişahların eşleri, cariyeleri ve çocukları için ayrılmıştır. Ayrıca sarayda mücevherler, silahlar ve el yazması kitaplar gibi birçok değerli eser de bulunmaktadır. Sarayın bahçeleri de oldukça etkileyicidir. Bahçelerde çeşitli bitki türleri, havuzlar ve şelaleler bulunmaktadır. Ayrıca bahçelerden Marmara Denizi’ne doğru harika bir manzara da izlenebilir. Topkapı Sarayı’nın tarihi önemi sadece mimarisinde değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetiminde de büyük bir rol oynamıştır. Sarayda alınan kararlar ve verilen emirler imparatorluk sınırları içinde etkili olmuştur. Bugün Topkapı Sarayı İstanbul’un en popüler turistik yerlerinden biridir ve her yıl milyonlarca ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir. Eğer siz de İstanbul’a yolunuz düşerse, Topkapı Sarayı’nın büyüsünü keşfetmek için mutlaka zaman ayırın!
Mısır Çarşısı
İstanbul’un tarihi semtlerinden Eminönü’nde bulunan Mısır Çarşısı, şehrin en ünlü çarşılarından biridir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde baharat ve koku ticareti için kullanılan bu çarşı günümüzde de ziyaretçilerine birbirinden lezzetli ve renkli ürünler sunmaya devam ediyor. Mısır Çarşısı’nın içinde 85 adet dükkan yer almaktadır. Bu dükkanlarda baharatlar, kuruyemişler, tatlılar, çikolatalar ve diğer geleneksel Türk yiyecekleri satılmaktadır. Ayrıca çeşitli bitki tohumları, sabunlar ve parfümler de bulunabilir. Çarşıda en çok ilgi gören ürünler arasında safran, sumak, kakule, tarçın ve kekik gibi baharatlar yer alır. Özellikle safran oldukça değerlidir ve gram başına yüksek fiyatlarla satılır. Bunun yanı sıra Türk lokumları da Mısır Çarşısı’nın meşhur ürünleri arasındadır. Mısır Çarşısı’nın atmosferi de oldukça etkileyicidir. Dükkanların içindeki renkli ambalajlı baharatlar ve tatlılar insanın iştahını kabartırken, ortamda yükselen kokular da ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim yaşatır. Ayrıca çarşıda bulunan havuzlu avluda balık besleyen kuğular da oldukça sevimlidir. Eğer İstanbul’a yolunuz düşerse Mısır Çarşısı’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Burada hem lezzetli yiyecekler alabilir hem de farklı kültürleri tanıyabilirsiniz.
Yedikule Zindanları
İstanbul’un tarihi semtlerinden Yedikule’de bulunan Yedikule Zindanları, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan ve günümüzde müze olarak ziyaret edilebilen bir yapıdır. Yedikule Zindanları’nın tarihi oldukça eski olmakla birlikte, yapının tam olarak hangi yılda inşa edildiği net olarak bilinmemektedir. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda, zindanların 5. yüzyılda Bizans İmparatorluğu tarafından inşa edildiği tahmin edilmektedir. Zindanların içinde toplam 16 hücre bulunmaktadır. Bu hücrelerden bazıları oldukça küçük boyutlarda olup sadece bir kişiye yer sağlayacak kadar daralmaktadır. Ayrıca zindanların içinde işkence aletleri de bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yedikule Zindanları, özellikle politik suçluların tutulduğu yerler arasındaydı. Burada tutulan kişilerin çoğu muhalif siyasi figürlerdi ve devletin düşmanları olarak görülüyorlardı. Eğer İstanbul’u keşfetmek istiyorsanız, Yedikule Zindanları’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
İstanbul Akvaryum
Gülhane Parkı
İstanbul’un tarihi semtlerinden Sirkeci’de bulunan Gülhane Parkı, şehrin en eski parklarından biridir. İstanbul’un fethinden bu yana geçen sürede birçok değişikliğe uğrayan park, günümüzde huzur dolu bir doğal alan olarak ziyaretçilerine hizmet vermektedir. Gülhane Parkı’nın tarihi oldukça eskiye dayanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde saray bahçesi olarak kullanılan park, 19. yüzyılda halka açılmıştır. Ayrıca parkta bulunan Gülhane Kütüphanesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir kültür merkezi olarak faaliyet göstermiştir. Parkın içinde yürüyüş yapmak oldukça keyiflidir. Parkta bulunan çeşitli bitki türleri ve ağaçlar da ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Gülhane Parkı’nın en önemli özelliklerinden biri de içinde bulundurduğu tarihi yapılar ve müzelerdir. Bu yapılar arasında Topkapı Sarayı Arkeoloji Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Çinili Köşk yer almaktadır. Bu müzelerde antik Roma ve Yunan eserleri, Osmanlı dönemi sanat eserleri ve diğer tarihi koleksiyonlar sergilenmektedir. Gülhane Parkı’nın atmosferi oldukça sakin ve huzurludur. Burada zaman geçirmek insanın ruhunu dinlendiren bir etkiye sahiptir. Ayrıca parkta bulunan kafelerde oturarak kahve veya çay içmek de oldukça keyiflidir.
St. Antuan Kilisesi
Kapalı Çarşı
İstanbul Arkeoloji Müzeleri
Pierre Loti Tepesi
Eminönü Cami/ Yeni Cami
Rumeli Hisarı
Belgrad Ormanı
Büyükada
Aya Yorgi Kilisesi
Mihrimah Sultan Cami
Haydarpaşa Garı
Kadıköy Boğa Heykeli
Cağaloğlu Hamamı
İstanbul Oyuncak Müzesi
Heybeliada
Jale Kuşhan Balmumu Heykel Müzesi
Eminönü
Fethi Paşa Korusu
Selimiye Kışlası
Fatih Cami
Aşiyan Müzesi
Atatürk Arboretumu
Süleymaniye Cami
Dolmabahçe Sarayı
Beylerbeyi Sarayı
Çemberlitaş Sütunu
Pera Müzesi
Yıldız Sarayı
Galataport
1453 İstanbul Panorama Müzesi
Galata Köprüsü
Eyüp Sultan Cami
Çamlıca Tepesi
Rahmi Koç Müzesi
Miniatürk
Laleli Taşhan
Bağdat Caddesi
Aya İrini Müzesi
Bizans’ın ilk kilisesini görmek ister miydiniz?
Peki ya İstanbul’un ilk müzesini? O zaman doğru yerdesin… İstanbul’da gezilecek yerler arasında Bizans İmparatorluğu’ndan kalan birçok yer bulunuyor ama Aya İrini Kilisesi, Bizanslıların İstanbul’da inşa ettiği ilk kilise. Aya İrini, Ayasofya’dan 200 yıl daha eski ve Ayasofya’ya modellik yapmış bir kilise. İstanbul fethedildikten sonra kilise camiye çevrilmeden kalmış ve 19. yüzyılda müze olmasına karar verilmiş. Müze-i Hümayun ya da İmparatorluk Müzesi olarak adlandırılan kilise, Osmanlı İmparatorluğu’nda açılan ilk müze olmuş.
Ortaköy Camii
Meşhur Ortaköy fotoğraflarının ana karakterine ile devam ediyoruz yazımıza. Boğazın kenarında köprünün ayağına yakın olduğu için Ortaköy’e giden herkes mutlaka bu camiyi de içine alan bir manzara fotoğrafı çektiriyor. Mutlaka böyle bir fotoğraf görmüşsünüzdür. Caminin asıl adının Büyük Mecidiye Camii olduğunu biliyor muydunuz? Ortaköy’de olduğu için halk arasında Ortaköy Camii diye biliniyor.
Ahrida Sinagogu
1400’lü yıllarda İspanya ve Makedonya’da yaşayan Yahudiler, İstanbul’a göç etmişler ve Balat’a taşınmışlar. Burada büyük bir Yahudi topluluğu kurulmuş ve Ahrida Sinagogu açılmış. Bu sinagog, İstanbul’un en eski ve en büyük sinagogu.
Açıldığı günden beri ibadete açık olan Ahrida Sinagogu’nun içinde teva olarak adlandırılan bir dua kürsüsü bulunuyor. Bu kürsünün şekli de bir gemiye benzetiliyor. Gemi şeklinde yapılmasının sebebi olarak da Nuh’un Gemisi ve İspanya’dan topraklarımıza yaşamaya gelenleri taşıyan gemileri anımsatması olduğu düşünülüyor.
Türk ve İslam Eserleri Müzesi
Ülkemizde bulunan Türk İslam sanatının tüm önemli eserlerini bir arada görebileceğin ilk müze olan Türk ve İslam Eserleri Müzesi de Sultanahmet Meydanı’nda bulunuyor.
Bu müze, Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı Pargalı Damat İbrahim Paşa’nın inşa ettirdiği bir saraya kurulmuş. İbrahim Paşa yaşarken sarayın adı At Meydanı Sarayı imiş ama ölünce İbrahim Paşa Sarayı adını almış. 1983 yılında saray müze olarak kullanılmaya başlanmış. Koleksiyonunda İslam dünyasının en nadir eserleri olan halılar, el yazmaları, metal ve seramik objeleri görebileceğin müzeyi MüzeKart ile ziyaret edebilirsiniz.
Adile Sultan Sarayı
Hababam Sınıfı’nın çekildiği yer olan Adile Sultan Sarayı, Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi Adile Sultan’a hediyesiymiş. Osmanlı hanedanındaki ilk ve tek kadın divan şairi olan Adile Sultan, bu sarayda yaşamış ve ölmeden önce de kız okulu olarak restore edilip kullanılması için devlete bağışlamış.
Emirgan Korusu
Emirgan Korusu ilkbaharın en çok yakıştığı yerlerden biri… Muhteşem doğası ve deniz manzarasıyla İstanbul’un nefes alma mekânı olan Emirgan Parkı tam anlamıyla bir huzur deposu.
Yeşillikler arasında kahvaltı yapmak veya Boğaz’a karşı yemek yemek için tam isabet bir tercih Sarıyer Emirgan Korusu… Her mevsim çok güzel olsa da en çok Lale Festivali ile biliniyor. Tarihi köşkleriyle, muhteşem çiçekleriyle, tertemiz havasıyla şehrin en iyi kaçış noktalarından.
İnsanın içini açan, yaşam enerjisi veren bu koru, ismini Lale Festivali ile bütün dünyaya duyuruyor. İstanbul kalabalığıyla, trafiğiyle bizi bunaltsa da, böyle koru ve parklarla telafi etmesini de biliyor.
Polonezköy Tabiat Parkı
Avrupa Yakası’nda Belgrad Ormanı varsa Anadolu Yakası’nda da Polonezköy Tabiat Parkı var. İstanbul’da bulunan parkların en büyüklerinden biri olan Polonezköy, tabiat parkı unvanını 1994 yılında almış.
Anadolu Yakası’nda yaşayanların şehirden sıkıldıkları an akın ettiği Polonezköy Tabiat Parkı, hafta sonu kahvaltıları ve piknik alanlarıyla çok seviliyor. Polonezköy otelleri de doğayla iç içe konaklamak isteyenler tarafından sıklıkla tercih ediliyor.
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi
Ataşehir’de, Anadolu Yakası’nın ortasında konumlanan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, bahçe ile uğraşmayı sevenler için cennet gibi bir yer. Türkiye’de en zengin bitki çeşitliliğini barındıran bahçeye girişler ücretsiz. Özellikle bahar ve yaz aylarında renkli çiçeklerle ve yeşilliğiyle insanın içini açan bahçede bahçıvanlık ve bitki ressamlığı gibi konular üzerine eğitimler ve atölyeler gerçekleşiyor.
Nişantaşı
İstanbul’daki tüm semtler arasında en popüler olan semt tabii ki de Nişantaşı. Sadece popülerliğiyle değil, alışveriş için sunduğu imkanlarla da öne çıkan bir semt burası. İstanbul’a sadece alışveriş amacıyla gelen turistler soluğu ilk olarak Nişantaşı’nda alıyorlar.
Balat
Fatih ilçesine bağlı semt, geçmişten bugüne farklı kültürlerden birçok insana ev sahipliği yaptı. Bu da Balat’ın çok kültürlü bir yapıya sahip olmasının en büyük nedeni. Semt, görülmesi gereken farklı inançlara özgü dini yapılarla, rengarenk evlerle ve eşsiz sokaklarla dolu.
Garipçe
Cemal Süreya’nın da dediği gibi kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olduğuna inanıyorsanız İstanbul’da kahvaltı etmek için gitmeniz gereken bir yer var. Bu lokasyon tabii ki de Sarıyer’e bağlı minik köy Garipçe’den başka bir yer değil. Aslında bir balıkçı köyü olan Garipçe, Boğaz’a yakın kahvaltı mekanlarıyla her geçen gün daha çok ünleniyor. Denizin tam dibinde uzun uzun kahvaltı edebileceğin ve kahvaltın bittikten sonra kendini bir fincan köpüklü Türk kahvesi ile ödüllendirebileceğin bu deneyim size çok keyif verecek.
Anadolu Kavağı
Anadolu Yakası’nın en sakin noktalarından biri olan Anadolu Kavağı, Beykoz’un bir mahallesi. Bir balıkçı kasabası olan Anadolu Kavağı, özellikle yaz aylarında turist akınına uğruyor. İstanbullular da huzurlu bir hafta sonu için Anadolu Kavağını çokca tercih ediyorlar.
Anadolu Kavağı’nın en yüksek noktasında Yoros Kalesi bulunuyor. Bu kale, Doğu Roma İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü yıllarda boğazın kontrolünü sağlamak için inşa edilmiş. Ceneviz Kalesi adıyla da bilinen yapının manzarası eşsiz bir güzellikte.
Caddebostan Sahili
Bağdat Caddesi’ne yakın olan Caddebostan Sahili, İstanbullular arasında çok popüler bir destinasyon. Güneş kendini gösterdiği an İstanbullular sandalyelerini alıp Caddebostan’a geliyorlar ve güzel havanın tadını çıkarıyorlar.
Deniz kenarında sandalyenizle ya da çimlerin üzerine sereceğiniz bir örtüyle keyifli zaman geçirebileceğiniz Caddebostan’da sabah erken saatlerde yürüyüş ve koşu da yapabilirsiniz. Ayrıca birçok insanın bisikletleriyle ve scooterlarıyla da Caddebostan Sahili’nde turladığını göreceksiniz.
Kınalıada
İstanbul’a en yakın olan ada ise Kınalıada. Özellikle yazın deniz özlemi çeken İstanbulluların en sevdiği ada. İstanbul’da gezilecek yerler listenizdeki her yeri gezdiyseniz ve denize girmek istiyorsanız siz de hemen soluğu Kınalıada’da alabilirsiniz.
Burgazada
Prens Adaları arasındaki en sakin adayı arıyorsan Burgazada tam size göre. Ne Büyükada ve Heybeliada’nın kalabalığı ne de Kınalıada’da denize girmek isteyenlerin plajda yarattığı doluluk bu adada mevcut. Sadece ve sadece huzur bulabilirsiniz Burgazada’da.
İstanbul’da Kiralık Araç mı Arıyorsunuz?
Türkiye’nin 1 numaralı araç kiralama platformu Yolcu360 ile 1 dakikadan kısa sürede aracınızı kiralayabilirsiniz. Ödüllü Misafir Merkezimize (0850 360 5 360) 7/24 ulaşabilirsiniz.
Harika bir blog olmuş.Keyifle okudum.
Güzel, favoriye ekledim sonra bakacağım. Teşekkürler.