Simena muhteşem manzaraları, antik kenti ve doğasıyla yolu Antalya‘dan geçen herkesin mutlaka uğraması gereken bir seyahat rotası.
Simena gezi rehberi
Şu an bölge halkı tarafından Kaleköy olarak adlandırılan Simena Antik Kenti, küçük bir Likya kıyı kenti. Sadece deniz yoluyla gidebileceğiniz Antik Kent, her açıdan ruhunuzu doyuruyor.
Simena, Türkiye’nin sadece denizden ulaşılabilen nadir yerleşim birimlerinden biri olma özelliği taşıyor. Kekova Özel Çevre Koruma Alanı’nın içerisinde yer alan Simena, 1. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescil ediliyor. Kaş ve Kekova bölgesinin doğal güzelliğine güzellik katan Simena, insana gerçekten tarihle iç içe olduğunu hissettiriyor. Akdeniz insanının sıcaklığını ve samimiyetini Kaleköy’e adım attığınız ilk andan itibaren gözlemleyebiliyorsunuz. Kaleköy aynı zamanda Antik Likya Yolu üzerinde bulunuyor. Kente girdiğiniz andan itibaren sizleri muhteşem bir doğa ziyafeti bekliyor.
Simena nerede ve nasıl gidilir?
Simena Antik Kenti’ne ulaşım genelde Üçağız’dan kalkan tekne turları ile mümkün olabiliyor. Üçağız’a giden yol ise hafif virajlı ve denize doğru ilerleyen bir yol. Dolayısıyla muhteşem bir manzara eşliğinde yolculuk ediyorsunuz. Belki bizim de yaptığımız gibi, şehir hayatında göremeyeceğiniz manzaranın tadını çıkarmak ve fotoğraf çekinmek isteyebilirsiniz. Bunun için de en iyisi araba kiralamak desek yanlış olmaz. Yolcu360‘tan bir araç kiralayarak istediğiniz yerde durup manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Antalya Havalimanı araç kiralama ve Antalya araç kiralama fiyatlarına bakmadan yola çıkmayın.
Simena gezip görülecek yerler ve antik kent
Masmavi denizin üstündeki kalıntılar, yemyeşil ağaçların arasına bölge halkı tarafından kurulan küçük evler ve sadece deniz yolu ile ulaşımın mümkün olması nedeniyle fazla kalabalık olmayan bir kent.. Tekne kıyıyı gördüğü andan itibaren heyecanlanıyorsunuz. Çünkü şehrin bunaltıcı egzoz dumanları arasından, gürültülü atmosferinden böyle nefis bir noktaya gelince insan heyecanlanmadan duramıyor.
Doğal güzelliği ve denizi ile ziyaretçileri her açıdan tatmin eden Simena’daki yaşam, MÖ 4. yüzyıla kadar dayanıyor. Simena Antik Kenti‘nin bir kısmı, yaşanan depremler neticesinde sular altında kalmış. Bu yüzden bazı merdivenlerin yarısının su üzerinde, yarısının da sular altında olduğunu görüyorsunuz. Kente adımınızı attıktan sonra ilk olarak denizin üstündeki lahiti ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Simena’nın en popüler antik kalıntısı olan lahitin bulunduğu kıyıya kentin içinden yürüyerek ulaşıyorsunuz.
Likya dönemindeki Kral mezarlarından biri olan lahitin çatlak oluşturması sebebiyle içini rahatlıkla görebiliyorsunuz. Etrafında sular oldukça sığ olduğu için yüzmek isterseniz kentin girişine tekrar dönmeniz gerekiyor. Daha sonrasında antik basamaklardan yukarıya doğru çıkarak günümüze kadar sağlamlığını koruyan Simena Kalesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Zamanında stratejik olarak büyük önem taşımış olan kalenin manzarası bir hayli etkileyici.. Kalenin yanında küçük bir de tiyatro bulunuyor. Likya dönemine ait 300 kişilik tiyatronun da görüntüsünün enfes olduğunu söyleyebilirim. Kalenin kuzey yamacında ise Likya dönemine ait çeşitli mezarlar bulunuyor.
Küçük ama içinizi ısıtacak bir rota olan Simena Antik Kenti’nde sonra olarak ANKH Dondurmacısı‘nın kendi ürettikleri meyvelerle yapılan dondurmaları tadın derim. Ayrılırken sıfırlandığınızı, büyük bir enerjiyle dolup taştığınızı ve bir gün yeniden buraya gelmenin planlarını çoktan yaptığınızı fark edeceksiniz. Kaleköy, işte böyle bir yer; teknolojiden uzak, doğada ve en önemlisi kendinizle olabileceğiniz bu muhteşem cennet köşesinde zaman geçirmek için kendinize mutlaka bir fırsat oluşturun. Size söz, pişman olmayacaksınız.
Simena ‘da nerede kalınır?
Pansiyonların hepsi orada yaşayan halk tarafından işletiliyor ve bir çoğu evlerini pansiyona dönüştürmüş durumda. Açıkçası yer bulmak biraz zorlu ve konaklamak masraflı oluyor. Çünkü böylesine eşsiz bir yerde tatil yapmak elbette ki ucuz değil. Bu yüzden aslında tavsiyem turist tekneleriyle Simena’ya gelip gezerek daha sonrasında geri dönmeniz.
Yorum ekle