Herakleia Antik Kenti gezi rehberi : Ege’de açık bir müze / Muğla

Herakleia Antik Kenti her köşesinden bir hazine fışkıran Anadolu topraklarının kadim tarihinin bir başka eşsiz parçası.

Herakleia Antik Kenti nerede ve nasıl gidilir?

Adını Yunan Mitolojisinde kuvvet ve dayanıklılığı simgeleyen Tanrı Herakleia’dan alan Herakleia Antik Kenti, Bafa Gölü’nün Muğla il sınırları içerisindeki Latmos Dağları’nı gören kısmında yer alıyor.

Ege Bölgesi’nin en büyük gölü olma özelliği taşıyan Bafa Gölü’ne inşa edilen Antik Kent, sizlere sessiz ve sakin bir gezi imkanı tanıyor. Kente herhangi bir ulaşım tahsis edilmediği için kendi aracınızla gitmeniz gerekiyor. Bu noktada sizlere araç kiralamayı tavsiye ediyorum. Yolcu360‘ın sunduğu araba kiralama fiyatlarına mutlaka göz atın. Aydın araç kiralama kiralama seçenekleri ile yola çıkabilirsiniz. Uçak yolculuğunu tercih edenler için bölgeye en yakın havalimanı olması açısından, Milas Bodrum Havalimanı araç kiralama da bir tercih sebebi olabilir.

Yola çıkmadan önce belirtmeliyim ki kenti gezmek oldukça zor. Çünkü ayrı noktalarda pek çok farklı eser bulunuyor. Bu yüzden spor ayakkabılarınızı giymenizi ve yanınıza mutlaka su ile enerji verecek bir yiyecek almanızı tavsiye ediyorum. Bu tavsiyeleri dikkate alın, pişman olmayacaksınız!

Bafa Gölü’nden Latmos Dağları’nın Kapadokya’yı andıran görüntüsüne doğru yola çıktığınız zaman etrafınızı yemyeşil ağaçlar çevreliyor. Ağaçların arasında güneşle aydınlanan görüntüsüyle sizlere güzel fotoğraf kompozisyonları sunacak olan mısır tarlaları bulunuyor. Şarjlarınızı fullleyin, Instagramınız bu geziden sonra bayram yerine dönecek!

Bahsettiğim atmosferik yoldan Kapıkırı Köyü’ne doğru ilerlemeniz gerekiyor. Köye ulaştığınız zaman genelde sizleri Antik Kentin girişinde el işleri yaparak geçimini sağlayan tatlı teyzeler karşılıyor. Teyzeler sizleri tabela arayışından kurtarıp, kenti nasıl gezeceğinizi tarif ediyorlar. Kente giriş yaptığınız andan itibaren eşsiz Bafa Gölü manzarası üzerinde tarihin kokusunu almaya başlıyorsunuz. Bu arada kente giriş ücretsiz.

Bafa Gölü’nün hazinesi : Herakleia Antik Kenti

Öğrendiğimize göre bir zaman denizle bağlantısı olan Bafa Gölü’nün, göle taşınan alüvyonlar nedeniyle denizle ilişkisinin kesilmesinden sonra kentin değeri azalmış ve ulaşım oldukça zorlaşmış. Persler, İskender İmparatorluğu, Seleukoslar ve Roma İmparatorluğu gibi topluluklara da ev sahipliği yaptığını bildiğimiz kentte gezerken pek çok döneme ait eserlerle karşılaşıyoruz.

Böylesine çeşitliliğin yaşadığı bir yerde her dönemden bir şeyler görüyor olmak insana gerçekten farklı bir deneyim yaşatıyor. Kenti gezerken atmosferine kapılıp gidiyorsunuz diyebilirim. Latmos dağları ile Bafa’nın görüntüsünü önünüze seriyor oluşu sizlere tarihle günümüzün yollarını açıyor.

Athena Tapınağı, Bouleuterion, Agora, Tiyatro, Kent Surları, Yediler Manastırı, Pantokrator Mağarası, Nekropol ve Kaya Mezarları gibi önemli eserlere sahip olan kentin keşfi bitmek bilmiyor. Geniş bir alana yayılmasından kaynaklı karşınıza sürekli kalıntılar çıkıyor ve bir süre sonra fiziksel olarak bir hayli yorulmuş oluyorsunuz.

Kentin bir dönem Hristiyan rahiplere de ev sahipliği yapmış olması nedeniyle Manastırlar da bulunuyor. Manastırların içinde aziz figürleri, Helios ve Selene büstleri ile İsa’nın hayatından kesitler tasvir ediliyor. Sanat tarihi severleri açısından muhteşem bir rota durağı olan Herakleia Antik Kenti, barındırdığı eserlerle resmen bir açık müze olma özelliği taşıyor.

Son olarak bu toprakların güzelliğine bir kez daha şahit olmak, hem Bafa’yı hem de Herakleia’yı görmek isteyenler için ziyaret edilecek en güzel zamanın İlkbahar ya da Sonbahar olduğunu söyleyebilirim. Sizi bir hayli yürütecek bir platformda olduğu için ne çok sıcak olan yaz aylarında ne de soğuk olan kış aylarında gitmemekte fayda var.

Yine de ne zaman ziyaret ederseniz edin her anlamda doyuma ulaşacağınızdan eminim. Benim Herakleia maceram bu kadardı, umarım sizler de bu eşsiz doğa ve tarihin uyumunu görmekte gecikmez ve duygularıma en yakın zamanda ortak olursunuz.